Kurul, bu ifadenin hakaret olduğuna 
kanaat getirirse Terim için 42.
The Board is satisfied that this statement is an insult to the term 42
Kaynak: hurriyet.com.trElbette genel 
kanaat, Yeni Malatyaspor'un şuandaki durumu hepimizi üzüyor.
Of course, the general opinion, New Malatyaspor'un Present situation saddens us all.
Kaynak: haber3.comşu yorum ile senin şikebahçeli olduğun kesin 
kanaat ettim.
absolute conviction that you have the following comment with your şikebahçeli.
Kaynak: spor.mynet.comDünyanın 
kanaat önderlerinden biri olmak üzereyiz'' dedi.
We're about to become one of the world's opinion leaders,'' he said.
Kaynak: trtspor.com.trHile, bir fıkıh  kavramı olarak, bir kimseyi istenen yönde irade beyanında bulundurmak için yanlış bir 
kanaat uyandırarak veya mevcut
Kaynak: HileDeğer ölçülerini, izleyenin 
kanaat ve anlayışlarından alır.  Göze görünür bir karaktere sahip olması, canlı olarak meydana geliş
Kaynak: Tiyatrodinbilimcileri; Tevrat'ın, kendi içinde tam ve bağımsız olan ve zaman zaman tutarsız kaynaklardan gelen hikâyelerden oluştuğuna 
kanaat getirdiler.
Kaynak: Belgesel hipotezSeymour'un doğum tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1508 olduğu üzerine genel bir 
kanaat vardır.  Jane Seymour kendisinden önce gelen
Kaynak: Jane SeymourBu sürenin sonunda noterin sınıfının yükselebilmesi, Adalet müfettişi tarafından hakkında düzenlenen son hal kağıdında olumlu 
kanaatKaynak: Noteralt dalı olarak kabul edilmektedir, Recep Uslu'nun Müzikoloji ve Kaynakları  çalışmasında belirttiği gibi Dünyada yaygın olan 
kanaat da budur.
Kaynak: Müzik kuramıolarak sunulan ödüldür. Sovyet  hükümeti tarafından dünya çapında barış çalışmalarına katkıda bulunduklarına 
kanaat getirilenlere verilen ödüldür.
Kaynak: Lenin Barış ÖdülüÖdül Yürütme Kurulu tarafından her bir kategoride belirlenen ön-adaylar, ülkede klasik müzik alanında karar alıcı/
kanaat önderi konumundaki
Kaynak: Donizetti Klasik Müzik Ödüllerireform programının çok ileri gittiğini düşünerek yeni imzalanacak olan birlik antlaşmasının ülkenin sonunu getirdiğine 
kanaat getirmişlerdi.
Kaynak: 1991 Sovyet darbe girişimiSuçlu olduğuna 
kanaat getirince sorgu hâkimine ilk tahkikatı yaptırır.  İlk tahkikat, suç olduğu noktasında birleşince ağır ceza dâvası
Kaynak: Türkiye'deki ağır ceza mahkemelerisinemaya aktarılan romanın aslına en sadık ve en iyi uyarlamasının Zoltan Korda'nın 1939'daki bu filmi olduğu konusunda genel bir 
kanaat vardır.
Kaynak: Kahramanlar DestanıBu örgüt bağımsız bir oluşum olmasına rağmen, Birleşmiş Milletler  dahilinde bir departman olduğuna yönelik yanlış bir 
kanaat vardır.
Kaynak: Kimyasal Silahlar SözleşmesiHayatını idame ettirebilmek için bir yandan da ayakkabı boyacılığı yapan ve kıt 
kanaat geçinen Ferrer, 1997 yılında «kaydedilip,
Kaynak: İbrahim Ferrerİstanbul'da hidroelektrik güç elde etmeye uygun su kaynağı bulunmadığına 
kanaat getirince kömür yakıtlı bir tesis kurulması kararlaştırıldı.
Kaynak: Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi7 Kasım 1918) daha çok bilinen adıyla Billy Graham, Evanjelist  Hristiyan  vaiz -
kanaat önderi.  Billy, Güneyli Baptist Mezhebi 'nin bir
Kaynak: Billy GrahamRodney King'in dövülmesinin nedeni olarak Afroamerikan  etnik kökenli olması şeklinde uyanan 
kanaat neticesinde polisin tutumunun ırkçı
Kaynak: Rodney KingBu etkileme ve yönlendirme sonucu insanlar davranış değişikliği ya da 
kanaat değişikliği gösterebilirler.  Manipülasyon Teknikleri
Kaynak: Psikolojik manipülasyonkişilerinden Cici Murat 'ın kızıdır. Cici Murat  kızınınevlenme yaşına geldiğine 
kanaat getirerek artık kızı için bir kısmet aramaya başlar.
Kaynak: Cici Murat (film)