Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kanâat ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü

kanâat anlamı
kanı.

Güncel Türkçe Sözlük

kanaat, -ti anlamı
is. (kana:at) 1. Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. 2. Kanma, inanma: Sınıfını geçeceğine kanaatim yok. 3. Kanış, kanı, inanç, düşünce: "Biz kanaatlerimizi açık söyleriz." -E. İ. Benice.

Türkçe - İngilizce

kanaat anlamı
isim
1) conviction
2) opinion
3) reading

kanâat eş anlamlısı

doyum
is. 1. Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat. 2. Bazı istekleri giderme, tatmin, orgazm.
düşünce
is. 1. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, mülahaza, ide, idea: "Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur." -T. Buğra. 2. Dış dünyanın insan zihnine yansıması. 3. Niyet, tasarı. 4. mec. Tasa, kaygı, sıkıntı: Sınıfta kalma düşüncesi uykumu kaçırdı. 5. fel. İlke, yönetici sav.
inanç
is. 1. Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma: "Otuz yıl boyu, Türk tiyatrosunun, Türk oyunları ile kalkınacağına inancını bir gün yitirmedi." -H. Taner. 2. Birine duyulan güven, inanma duygusu. 3. İnanılan şey, görüş, öğreti: "Kendi getirdikleri inançtan başka her şeye kapalıdır zevkleri." -N. Ataç. 4. din b. Tanrı'ya, bir dine inanma, akide, iman, itikat: "Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir." -Anayasa.
kanı
is. İnanç, düşünce, kanaat: "Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır." -S. Birsel.
kanıklık
is. Elindekinden hoşnut olma durumu, kanaat, kanaatkârlık.
kanış
is. 1. Kanma işi. 2. Kanı, kanaat. 3. Aldanış, kanma.
yetinme
is. Yetinmek durumu, kanaat, iktifa.

"kanâat" için örnek kullanımlar

Kurul, bu ifadenin hakaret olduğuna kanaat getirirse Terim için 42.
The Board is satisfied that this statement is an insult to the term 42
Kaynak: hurriyet.com.tr
Elbette genel kanaat, Yeni Malatyaspor'un şuandaki durumu hepimizi üzüyor.
Of course, the general opinion, New Malatyaspor'un Present situation saddens us all.
Kaynak: haber3.com
şu yorum ile senin şikebahçeli olduğun kesin kanaat ettim.
absolute conviction that you have the following comment with your şikebahçeli.
Kaynak: spor.mynet.com
Dünyanın kanaat önderlerinden biri olmak üzereyiz'' dedi.
We're about to become one of the world's opinion leaders,'' he said.
Kaynak: trtspor.com.tr
Hile, bir fıkıh kavramı olarak, bir kimseyi istenen yönde irade beyanında bulundurmak için yanlış bir kanaat uyandırarak veya mevcut
Kaynak: Hile
Değer ölçülerini, izleyenin kanaat ve anlayışlarından alır. Göze görünür bir karaktere sahip olması, canlı olarak meydana geliş
Kaynak: Tiyatro
dinbilimcileri; Tevrat'ın, kendi içinde tam ve bağımsız olan ve zaman zaman tutarsız kaynaklardan gelen hikâyelerden oluştuğuna kanaat getirdiler.
Kaynak: Belgesel hipotez
Seymour'un doğum tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1508 olduğu üzerine genel bir kanaat vardır. Jane Seymour kendisinden önce gelen
Kaynak: Jane Seymour
Bu sürenin sonunda noterin sınıfının yükselebilmesi, Adalet müfettişi tarafından hakkında düzenlenen son hal kağıdında olumlu kanaat
Kaynak: Noter
alt dalı olarak kabul edilmektedir, Recep Uslu'nun Müzikoloji ve Kaynakları çalışmasında belirttiği gibi Dünyada yaygın olan kanaat da budur.
Kaynak: Müzik kuramı
olarak sunulan ödüldür. Sovyet hükümeti tarafından dünya çapında barış çalışmalarına katkıda bulunduklarına kanaat getirilenlere verilen ödüldür.
Kaynak: Lenin Barış Ödülü
Ödül Yürütme Kurulu tarafından her bir kategoride belirlenen ön-adaylar, ülkede klasik müzik alanında karar alıcı/kanaat önderi konumundaki
Kaynak: Donizetti Klasik Müzik Ödülleri
reform programının çok ileri gittiğini düşünerek yeni imzalanacak olan birlik antlaşmasının ülkenin sonunu getirdiğine kanaat getirmişlerdi.
Kaynak: 1991 Sovyet darbe girişimi
Suçlu olduğuna kanaat getirince sorgu hâkimine ilk tahkikatı yaptırır. İlk tahkikat, suç olduğu noktasında birleşince ağır ceza dâvası
Kaynak: Türkiye'deki ağır ceza mahkemeleri
sinemaya aktarılan romanın aslına en sadık ve en iyi uyarlamasının Zoltan Korda'nın 1939'daki bu filmi olduğu konusunda genel bir kanaat vardır.
Kaynak: Kahramanlar Destanı
Bu örgüt bağımsız bir oluşum olmasına rağmen, Birleşmiş Milletler dahilinde bir departman olduğuna yönelik yanlış bir kanaat vardır.
Kaynak: Kimyasal Silahlar Sözleşmesi
Hayatını idame ettirebilmek için bir yandan da ayakkabı boyacılığı yapan ve kıt kanaat geçinen Ferrer, 1997 yılında «kaydedilip,
Kaynak: İbrahim Ferrer
İstanbul'da hidroelektrik güç elde etmeye uygun su kaynağı bulunmadığına kanaat getirince kömür yakıtlı bir tesis kurulması kararlaştırıldı.
Kaynak: Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi
7 Kasım 1918) daha çok bilinen adıyla Billy Graham, Evanjelist Hristiyan vaiz -kanaat önderi. Billy, Güneyli Baptist Mezhebi 'nin bir
Kaynak: Billy Graham
Rodney King'in dövülmesinin nedeni olarak Afroamerikan etnik kökenli olması şeklinde uyanan kanaat neticesinde polisin tutumunun ırkçı
Kaynak: Rodney King
Bu etkileme ve yönlendirme sonucu insanlar davranış değişikliği ya da kanaat değişikliği gösterebilirler. Manipülasyon Teknikleri
Kaynak: Psikolojik manipülasyon
kişilerinden Cici Murat 'ın kızıdır. Cici Murat kızınınevlenme yaşına geldiğine kanaat getirerek artık kızı için bir kısmet aramaya başlar.
Kaynak: Cici Murat (film)

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.