doymak (nsz) 1. İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak:
"Ben biraz zeytin, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." -B. Felek. 2.
(-e) Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak:
Toprak suya doydu. 3.
mec. Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak:
Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı. yetinmek (-le) Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek:
"Çaydan hazzetmez, sabah kahvaltılarında dahi kahveyle yetinir." -A. İlhan.