anlaşma is. 1. Anlaşmak işi:
"Konuşmadan başka anlaşma aracı yok mu?" -N. Uygur. 2. Devletler arası siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda yapılan uzlaşma ve bu uzlaşmanın tespit edildiği belge, uyuşma, itilaf, antant, konvansiyon:
"Ukrayna ile Türkiye arasında anlaşma yapıldı." -N. Hikmet. 3. Sözleşme:
"Babasıyla arasında gizli bir anlaşma vardı." -A. Ümit.
söz is. 1. Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil. 2. Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük. 3. Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi:
"Yer yer birçok türküde rastladığımız beylik sözler de vardı içinde." -B. R. Eyuboğlu. 4. Kesinlik kazanmayan haber, söylenti:
Ortalıkta bir söz dolaşıyor. 5. Bir işi yapacağını kesin olarak vadetme:
O, sözünde duran bir adamdır. 6. Müzik parçalarının yazılı metni, güfte:
Şarkının sözleri çok anlamlı. sözleşme is. 1. Sözleşmek işi. 2.
huk. Hukuki sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin, kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, bağıt, akit, mukavele, kontrat:
"Anayasa, her şeyden önce bütün vatandaşların uymak zorunda olduğu bir toplum sözleşmesidir." -N. Cumalı. 3. Bu işlemi gösteren belge, mukavelename.