dayanıklı sf. 1. Dayanabilen, sağlam, güçlü, mukavim, zorlu, stabil. 2.
mec. Metanetli, metin, mütehammil:
"Anadolu çocukları ne dayanıklı adamlardır." -F. R. Atay.
güçlü sf. 1. Gücü olan, kuvvetli, yavuz:
"Kalın gövdeli, güçlü bir ihtiyardı." -A. Kutlu. 2. Şiddeti çok olan. 3.
mec. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu:
"Sanırım uzun zaman kimliğini korumak, güçlü kalabilmek için direndi." -R. Mağden. 4.
mec. Nitelikleri ile etki yaratan, etkili:
"Bu denli güçlü bir aşkı bundan sonra da önleyemeyeceğimi biliyordum." -A. Ümit.
sıkıca zf. (sıkı'ca) Sıkı bir biçimde, iyice:
"İncecik belini alev renkli ipek bir kemerle sıkıca sardı." -F. F. Tülbentçi.
zorlu sf. 1. Güçlü, kuvvetli, şiddetli:
Zorlu bir yağmur. 2. Tuttuğunu koparan, baskı yapabilecek ölçüde güçlü (kimse):
"Ne zorlu bir amir olduğunu daha ilk gününden belli etti." -H. Taner. 3. Zor, güç yapılan:
"Millî Mücadelenin bazı zorlu safhalarında onun âdeta, işlere seyirci kalır gibi bir kayıtsız, ilgisiz duruşu olurdu ki..." -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. Zorbalık yapan.