Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kazanmak ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

kazanmak anlamı
(-i) 1. Kazanç sağlamak: "Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." -P. Safa. 2. (nsz) Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek: "Böyle yazılara hiç cevap vermeyiz ve yazı çok ağırsa dava açarak çok defa kazanırız." -B. Felek. 3. Çıkmak, isabet etmek. 4. Edinmek, sahip olmak: "Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır." -R. N. Güntekin. 5. (nsz) Tutulmak, yakalanmak: Huy kazanmak. Dert kazanmak. 6. Kendinden yana çekmek: "Bu genç şairin dostluğunu kazanmak için hiçbir külfete katlanmadım." -M. Ş. Esendal. 7. (-den) Ele geçirmek, fethetmek, kazanç sağlamak: Düşmandan yer kazanmak. 8. Yenmek, galip gelmek: "İşte kesin muharebeyi bu manevi kudret kazanacaktır." -R. E. Ünaydın.

Türkçe - İngilizce

kazanmak anlamı
fiil
1) win
2) earn
3) gain
4) acquire
5) get
6) achieve
7) obtain
8) take
9) attain
10) reap
11) gather
12) draw
13) clear
14) land
15) purchase
16) garner
17) pull off
18) carry off
19) net
20) clean up
21) realize
22) get out of
23) come by
kelime öbeği
1) bear the bell
2) carry away the bell
3) be in pocket

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

kazanmak anlamı
1. Kazanmak, 2. Edinmek, edinmek zorunda kalmak

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

kazanmak eş anlamlısı

çıkmak
(-den) 1. İçeriden dışarıya varmak, gitmek: "Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." -F. R. Atay. 2. (nsz) Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek: "Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı." -Atatürk. 3. (nsz) Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak: "Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum." -H. Taner. 4. Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek: "Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık." -Y. Z. Ortaç. 5. Süresi dolduğunda ayrılmak: Daireden çıkmak. Hastaneden çıkmak. Cezaevinden çıkmak. 6. (nsz) Yapılmak, yürümek: Bu dairede işler kolay çıkmaz. 7. Yetişecek ölçüde olmak: Bu kumaştan bir palto çıkar mı? 8. Eksilmek: Dörtten iki çıkarsa iki kalır. 9. Meydana gelmek: "Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır." -R. N. Güntekin. 10. (nsz) Sıyrılmak, ayrılmak: Bebeğin patiği çıktı. 11. (nsz) Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak: Borçlu çıkmak. Kârlı çıkmak. Alacaklı çıkmak. 12. Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek: "Çok sonra öğrenecek bunu. Çok sonra, çocukluktan çıkıp kocaman adam olduktan sonra." -T. Dursun K. 13. (-i) Bir şeyin yukarısına doğru yürümek: "Uzun, dik merdivenli bir yokuşu çıktık." -R. H. Karay. 14. (-de, nsz) Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak: Sularda bakteri çıktı. 15. (-e) Yetkili birinin makamına iş için gitmek: Başkana çıkmak. 16. (-e) Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak: Arkadaşa piyango çıkmış. Bize yine gezi çıktı. Bu işten size de bir şey çıkar. 17. (nsz) Bir konu yetkililerce karara bağlanmak. 18. (-e) Mal olmak: Bu ev dört milyara çıktı. 19. (-e) Oyunda herhangi bir rolü oynamak: "Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı." -B. R. Eyuboğlu. 20. (-e) Bir yere ulaşmak, varmak: "Karşı kaldırıma geçtiler, sağa sola saptılar, demir yoluna çıktılar." -M. Ş. Esendal. 21. (-e) Karaya ayak basmak: "1919 senesi Mayısının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım." -Atatürk. 22. (nsz) Yayılmak, duyulmak: "Başından beri gazetelerde enstitü hakkında havadisler çıkıyordu." -A. H. Tanpınar. 23. (nsz) Olmak, bulunmak, var olmak: "Bayramın son günü her iki kadının da işleri çıkmıştı." -O. C. Kaygılı. 24. (-e) Bir iddia ile ortalıkta görünmek: "Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın." -P. Safa. 25. (-den, nsz) Yayılmak: Lağımdan pis kokular çıkıyor. 26. (-e) Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek: Güreşte ona çıkacak kimse yok. 27. (-e) Bulaşmak: Kravatın boyası gömleğe çıktı. 28. (-i) Binaya kat eklemek: Evin ikinci katını çıkmadan havalar bozuldu. 29. (-e) Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak: "Bu kahveden sıkıldın, ötekine çıkarsın, anladın mı?" -M. Ş. Esendal. 30. (nsz) Niteliği sonradan anlaşılmak: "Eyvah, bu da ötekiler gibi soysuz çıktı. İstemem artık gözüm görmesin, soğudum, iğrendim. Atın evimden dışarı." -R. N. Güntekin. 31. (nsz) Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak: Akıllı çıktı da arkadaşına uymadı. 32. (nsz) Yerinden oynamak: "Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı." -R. N. Güntekin. 33. (nsz) Görünür veya belli bir durumda bulunmak: Tencerenin bakırı çıktı. Zayıflıktan kemikleri çıkmış. 34. (nsz) Oluşmak, olmak: Fırtına çıkmak. Soğuk çıkmak. 35. (nsz) Piyasaya sürülmek. 36. (nsz) Bitmek, büyümek, sürmek: Ekinler çıkmaya başladı. Bıyığı çıktı. 37. (nsz) Verilmek: Maaş çıkmak. Emir çıkmak. 38. (nsz) Ay veya mevsim geçmek: Mart çıktı. Kış çıktı. 39. (nsz) Yeni yetişip satışa sunulmak: Erik çıkmış. Çilek daha çıkmadı. 40. (nsz) Yükselmek, artmak: Fiyatlar çıktı. 41. (nsz) Artırmak, fiyatı yükseltmek. 42. (nsz) Sesini yükseltmek. 43. (nsz) Büyük abdest bozmak. 44. (nsz, -den) Giderilmek, yok olmak: Leke çıktı. 45. Unutmak: O söz benim hatırımdan çıkmadı. 46. (nsz) Ay, güneş görünmek: "Hava açılmış, ay çıkmıştı." -R. H. Karay. "Güneş seni ısıtmak için çıkıyordu." -Y. K. Karaosmanoğlu. 47. (nsz) Yayımlanmak: "Yeni çıkmış Fransızca bir iki kitap bulunurdu." -Y. Z. Ortaç. 48. (nsz) Gelmek: "Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakiyle derhâl sezmişti." -R. H. Karay. 49. (-den) Gerçekleşmek: "İnsanın her gördüğü rüya çıkmaz ya!" -M. Ş. Esendal. 50. (nsz) Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak: Arabanın direksiyonu çıkmak. 51. (-den) Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek: Ev, ev olmaktan çıktı. 52. (-le) Flört etmek: "Sevim, senden başka bir kızla çıkmadım." -A. İlhan. 53. (-e) Erişmek, görmek: "Aklı başında ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım." -S. F. Abasıyanık. 54. mec. Harcamak zorunda kalmak: Paradan çıkmak. Bin liradan çıktım. 55. (-i) argo Vermeye katlanmak: Çık bakalım paraları!
edinmek
(nsz) Kendini bir şeye sahip kılmak, kendine sağlamak, iktisap etmek: "Başlangıçta ücretini düşük tutup el mahareti edindi." -İ. O. Anar.
isabet etmek
1) nişan alınan yere değmek, rastlamak: Kurşun hedefe isabet etti. 2) çıkmak: Piyangodan yüz bin lira isabet etti. 3) yerinde iş görmüş olmak: "O hâlde yalnız çıkmış olduğuma çok isabet etmiştim." -H. E. Adıvar. 4) belli bir yerde bulunmak, yer almak: "Kapının yanına isabet eden ilk koltuktakinin tıraşı bitmişti." -Ö. Seyfettin.
tutulmak
(nsz) 1. Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak: "Bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu." -E. E. Talu. 2. Ay ve güneş tutulma olayına uğramak. 3. Ünlü olmak, meşhur olmak. 4. Tutuk duruma gelmek. 5. Kapatılmak, sarılmak: "Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler." -İ. O. Anar. 6. Bir organ veya bir şey hareket edemez olmak: "Konuşmak için dilim, yazmak için kalemim tutuldu." -F. R. Atay. 7. (-e) Birine tutkun olmak, sevmek. 8. (-e) Bir işe veya birine canı sıkılmak: "Sen filozof geçinen ukala bir adama benzersin. Bak, ben böyle şeylere fena tutulurum." -H. Taner. 9. (-e) Yakalanmak: "Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu." -N. Cumalı. 10. sp. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak.

"kazanmak" için örnek kullanımlar

Ayrıca oyuncu yapımız her sahada kazanmak için oynayacak yapıdadır.
In addition, players will play to win in every field structure structure.
Kaynak: trtspor.com.tr
Hoca oyunu kazanmak için Ambrabat'ı da oyuna sürerek 4 forvete döndü.
4 to win the game by driving instructor Ambrabat'ı striker returned to the game.
Kaynak: sporx.com
Orada da daha güzel madalyalar alıp daha iyi bir ivme kazanmak istiyorum.
There is also a better momentum to take more beautiful I want to win medals.
Kaynak: haber3.com
Oyuncular da kazanmak istediklerini sahada gösterdi ancak o maçta yenildik.
Players also showed that the field they want to win that match, but were defeated.
Kaynak: spor.haberturk.com
Filiki Eterya (Yunanca :Φιλική Εταιρεία), Osmanlı Devleti nden bağımsızlık kazanmak amacıyla bir grup Yunanlı nın 1814 yılında kurmuş
Kaynak: Filiki Eterya
Romanda, para kazanmak umuduyla köyden ayrılıp şehire göçeden İflahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan Ali adlı üç arkadaşın başından
Kaynak: Bereketli Topraklar Üzerinde
Amatör (Fransızca: amateur), Bir işi hayatını kazanmak veya para karşılığı için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli, meraklı kişiler
Kaynak: Amatör
Daha iyi bir mevki kazanmak için bir oyuncunun bir veya birkaç taşı feda etmesi anlamına gelmektedir. Satranç dışında da hesaplı bir
Kaynak: Gambit (anlam ayrımı)
Temel amacı; kıymetli metal leri kazanmak için, cevhere bir dizi ısıl işlem uygulamak ve malzemenin bu işlemler sonucu fiziksel ve
Kaynak: Pirometalurji
Üniversiteyi okumak için geldiği İstanbul'da, fakülteye giderken para kazanmak için çeşitli dergilerde çalıştı. Grafikerlik ve öykü
Kaynak: İslam Gemici
1892 Avrupa Artistik Patinaj Şampiyonası Avrupa Şampiyonu ünvanını kazanmak için üst düzey patencilerin yarıştığı şampiyona. 24 Ocak
Kaynak: 1892 Avrupa Artistik Patinaj Şampiyonası
1891 Avrupa Artistik Patinaj Şampiyonası Avrupa Şampiyonu ünvanını kazanmak için üst düzey patenclerin yarıştığı şampiyona. 23 Ocak -24
Kaynak: 1891 Avrupa Artistik Patinaj Şampiyonası
Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı 1990-91 sezonu na yıllardır avucundan kaçırdığı şampiyonluğu mutlaka kazanmak hedefiyle girdi ve sezon
Kaynak: Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı 1990-91 sezonu
Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı 1983-84 sezonu nda bir önceki sezon kaçırdığı Türkiye Basketbol Ligi şampiyonluğunu kazanmak amacıyla
Kaynak: Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı 1983-84 sezonu
Rakip oyuncuların misketlerini kazanmak, çocuk argosunda ütmek gayesiyle oynanır. Oyun: Yere önce bir üçgen çizilir. Her oyuncu bu üçgen in
Kaynak: Üsküp (oyun)
Reküperatör atık ısıyı geri kazanmak için kullanılan ters akışlı bir ısı eşanjörüdür. Tipik bir örneği olan Cowper fırını, fırınlara
Kaynak: Reküperatör
Gösteriş veya Riya, Din ile Dünya kazanmak demekdir veya uzunca Dünyevî çıkarlar elde etmek için yapılan ibadetler demekdir.
Kaynak: Gösteriş
Guerrero maçı kazanmak için hile dahil herşeyi yapmasıyla tanındı. " "Kazanmak İçin Kandır" sözü ünlü mantrası oldu. Hilelerine rağmen çok
Kaynak: Eddie Guerrero
Oyuna alışma amaçlı görevler kenarda beklerken aynı zamanda ürün ve altın kazanmak için çeşitli binalar yapılması gerekir. Nüfus artışı
Kaynak: CityVille
nde deneyim kazanmak, yeni dostlar ve arkadaşlar edinmek, maddi duygular dışında muhtaç insanlara sevgi, ilgi ve hizmet götürmek gibi
Kaynak: Leo kulübü
Barrès, milliyetçi bir sosyalizm fikrini, yabancı egemen Almanya 'ya karşı, seçmenleri kazanmak üzere yaymıştı ve sosyalizm in "liberal
Kaynak: Nasyonal sosyalizm
Topu kazanmak için ayakla müdahale ederken (tackle) topa dokunmadan önce rakibe dokunursa, Rakibini tutarsa, Rakibe tükürürse,
Kaynak: Penaltı
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.