leke is. 1. Kirliliği gösteren iz:
"Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." -A. Ş. Hisar. 2. Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk:
"Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı." -Ö. Seyfettin. 3.
biy. Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk. 4.
mec. Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibe:
"Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu." -H. E. Adıvar. 5.
gök b. Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm.
şaibe is. (şa:ibe) 1. Art düşünce. 2. Hile. 3. Eksiklik, kusur, ayıp:
"Bizim efendinin indinde bundan büyük şaibe olamaz." -E. E. Talu. 4. Kir, leke.