Az kim. esk. Azot elementinin simgesi.
az sf. 1. Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı:
"Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." -B. R. Eyuboğlu. 2.
zf. Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak.
basit sf. 1. Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı:
"İşte en basit bir sebep. Belki sadeliğinden tuhaf geliyor insana." -N. F. Kısakürek. 2. Kolay:
"En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi." -H. Taner. 3.
mec. Süssüz, gösterişsiz:
"Üstünde basit ve kapalı bir çarşaf vardı." -A. Gündüz. 4.
mec. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz:
"Bu, fikirsiz, basit ve masum bir çocuk hafifliği değildi." -R. N. Güntekin. 5.
mec. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan:
"Bu basit takılmalar, her seferinde onları güldürdü." -N. Cumalı.
dar(I)
sf. 1. İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı:
"Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım." -A. Ağaoğlu. 2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro:
"Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu." -S. Derviş. 3. Az, elverişsiz, sınırlı:
Bu dar gelirle hiçbir şey yapılamaz. Dar zaman. 4. Sıkıntılı:
"Dar bir gün gelmiş birinden üç beş kuruş almışım, ne çıkar!" -M. Ş. Esendal. 5.
mec. Yetersiz:
Dar düşünce. Hayali dar. 6.
zf. Güçlükle, ucu ucuna, ancak:
"En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler." -M. Ş. Esendal.
dar(II)
is. esk. İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk.
dar(III)
is. (da:r) esk. Yurt.
dar(IV)
is. (da:r) esk. Ev.
sayılı(I)
sf. 1. Herhangi bir sayısı olan:
2876 sayılı Kanun 2. Sayısı belli olan, sayılmış olan:
Tabaklar sayılıdır. sayılı(II)
sf. Az görülen, önemli, mahdut:
"Bu hafta ... huzur ve sükûn içinde sayılı yaz mehtaplarından birini daha yaşadık." -R. H. Karay.