başlangıç is. 1. Bir iş, bir dönem, bir hayat vb.nin ilk bölümü:
"Hayatın başlangıcı gibi sonu da bir ninni, masal ve uyku ihtiyacını duyuyor." -A. Ş. Hisar. 2.
ed. Ön söz, giriş, mukaddime.
kaynak is. 1. Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz:
"Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. Bir şeyin çıktığı yer, menşe:
İnanılır kaynaklardan alınan haberlere göre... 3. Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge:
"Yabancı bir idare, iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur." -F. R. Atay. 4. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge, referans:
Tapu kayıtları onun XVI. yüzyılda yaşadığını gösteren başlıca kaynaklardandır. 5. Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür. 6. İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi. 7.
mec. Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi. 8.
fiz. Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer:
Işık kaynağı. Isı kaynağı. köken is. 1. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe:
Yazının kökeni resimdir. 2. Soy, asıl. 3.
tic. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. 4.
hlk. Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 5.
esk. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap.