Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

köken ne demek?

 - 9 sözlük, 15 sonuç.

BSTS / Dilbilim Terimleri Sözlüğü

köken anlamı Fr. radical
Kök görevinde olduğu halde daha yalın bir şekle, yani gerçek köke doğru sadeleştirilebilen kelime veya kelime parçası. Köken bir veya iki kuruluş eki almış bulunduğuna göre BİRİNCİL ve İKİNCİ (Primaire, secondaire) diye vasıflanır.

BSTS / Gökbilim Terimleri Sözlüğü

köken anlamı İng. origin Osm. menşe' Alm. Ursprung, Herkunf Fr. origine
Bir cismin ya da varlığın doğduğu ya da çıktığı yer. Güneş dizgesinin kökeni büyük bir gaz bulutuydu.

BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü

köken anlamı İng. origin
Herhangi bir malın üretildiği ya da dışsatımının yapıldığı yer.

BSTS / Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü

köken anlamı İng. origin Osm. menşe Fr.origine
Bir malın üretildiği ya da yapıldığı, alındığı, getirildiği yer.

Güncel Türkçe Sözlük

köken anlamı
is. 1. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe: Yazının kökeni resimdir. 2. Soy, asıl. 3. tic. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. 4. hlk. Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 5. esk. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap.

Kişi Adları Sözlüğü

Köken anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Bir şeyin çıktığı dayandığı temel, biçim, neden veya yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata.

Tarama Sözlüğü

köken anlamı
Kavun, karpuz, kabak gibi yere yatan bitkilerin kökünden çıkan dal

Türkçe - İngilizce

köken anlamı
isim
1) root
2) origin
3) origination
4) lineage
5) descent
6) wellhead
7) derivation
8) provenance
9) extraction
10) wellspring
11) seeds
12) pedigree
13) basis
14) beginning
15) bedrock
16) spore
17) genesis
18) birth
19) radical
20) authorship
21) principle
22) paternity
23) spring
24) etymon
25) womb

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

köken anlamı
1. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 2. Ağaç ya da ot kökü. 3. Fide. 4. Sebze. 5. Çalı.
köken anlamı
Soy, asıl, ata.

*Eğridir ve köyleri -Isparta
-Denizli
-Bursa
*Ağın -Elâzığ
Karahisar -Kayseri
*Bor -Niğde

köken anlamı
Hayvan bağlanan küçük kazık.

Hacıkadı *Devrek, Aliköy, Karamusa, Yukarıdemirciler *Çaycuma, -Zonguldak

köken anlamı
Bir ucu koyun ya da keçinin ayağına diğer ucu kazığa bağlanan kısa ip.

*Nizip -Gaziantep

köken anlamı
Kalın kıldan ağaç üstüne yapılmış bir çeşit tuzak.

*Ünye -Ordu

köken anlamı
Dip koçan.

-Ordu

köken anlamı
1. Kök: Birkaç köken zerdali fidanım var. 2. Hayvan bağlanan kazık.

köken eş anlamlısı

asıl
is. 1. Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı: Bir belgenin aslı. 2. Kök, köken, kaynak: Yazının aslı resimdir. 3. Gerçeklik: Bu haberin aslı yok. 4. Soy, nesep: "İnsan dedi, aslını unutmamalıdır." -S. F. Abasıyanık. 5. sf. Gerçek, esas: "Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." -A. Ümit. 6. sf. Bir şeyin temelini oluşturan, ana. 7. sf. Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan: Asıl sanat budur. 8. sf. Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı: Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı. 9. zf. (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak: "Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var." -A. Ümit.
biçim
(I) is. Biçme işi: "Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." -Ö. Seyfettin.
biçim
(II) is. 1. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkal: "İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur." -S. Birsel. 2. Yakışık alan şekil, uygun şekil: "Söylediklerimden çok, söyleyiş biçimi etkili oluyor kalabalığın üstünde." -A. İlhan. 3. Herhangi bir şeyin benzeri. 4. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. 5. Tarz: "İngiliz biçimi ceketler, sıcak iklimler için yapılmış kısa pantolonlar." -F. R. Atay. 6. bl. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. 7. bl. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. 8. ed. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil: Gazel, mesnevi, rubai, sone birer şiir biçimidir.
menşe
is. (menşe:) esk. Başlangıç, bir şeyin çıktığı yer, köken, kaynak, sebep: "Yeter ki marazın menşesi anlaşılmış olsun." -A. Gündüz.
orijin
is. 1. Soy sop. 2. Köken, başlangıç, kaynak.
soy
is. 1. Bir atadan gelen kimselerin topluluğu, sülale: "Bizler hadi neyse böyle biraz gülünç bir adamın hafif adına katlanalım ama yarın, bizim soyumuzdan kimlerin yetişeceğini kim bilir." -M. Ş. Esendal. 2. Cins, tür, çeşit. 3. sf. İyi ve üstün nitelikleri bulunan. 4. esk. Manzum söz: "Boy boyladı, soy soyladı." -Dede Korkut.

"köken" için örnek kullanımlar

Felsefe veya düşünbilim, sözcük köken olarak Yunanca φιλοσοφία seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen "phileo" ve bilgi,
Kaynak: Felsefe
Fizyoloji (işlevbilim) Yunanca φυσις, physis, doğa, köken, origin ve λόγος, logos, nizam sözcüklerinden doğal şeylerin kuralları anlamında
Kaynak: Fizyoloji
Aşiret, dil ve kültür yönünden büyük bir türdeşlik gösteren, birçok sülale den oluşan, yapısındaki aile ler arasında köken, ekonomi, din,
Kaynak: Aşiret
Magma, herhangi bir köken bölgedeki kayaçların basınç düşmesi, sıcaklık yükselmesi, H 2 O ilavesi gibi etkenler altında bir kısmının
Kaynak: Magma
köken: İngilizce strip-tease) gece kulüplerinde, pavyonlarda genç bir kadın oyuncunun müzik eşliğinde dans edip soyunarak yaptığı gösteri
Kaynak: Striptiz
Hipermetropi, kelime köken anlamı, aşırı görme olan bir göz kusurudur. Hafif hipermetropların uzağı çok iyi görmeleri nedeniyle halk
Kaynak: Hipermetropi
Tacikistan Yahudilerinin çoğu köken olarak Buhara Yahudisidir Tarihçe: Yahudiler ilk olarak MÖ 2. yüzyılda, bugün Tacikistan olarak
Kaynak: Tacikistan'daki Yahudilerin tarihi
Rahim kanseri veya endometrium kanseri, kadın genital sisteminde rahim içini döşeyen endometrium tabakasından köken alan çeşitli tipteki
Kaynak: Rahim kanseri

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.