belli(II)
sf. 1. Bilinmedik bir yanı olmayan, malum:
"Hâlimiz, vaktimiz sizce belli." -H. R. Gürpınar. 2. Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr:
"Kıyafetinden söyleyeceği şeyin ciddiyeti belli." -Ö. Seyfettin. 3. Belirli, muayyen:
"Bu oyun çok kısa, belli bir temsil süresi doldurmuyor." -A. Ağaoğlu.