Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

belli ne demek?

 - 5 sözlük, 13 sonuç.

BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü

belli anlamı
Düğenden geçirilmiş ekinin tanesi ile sapının ayrılması sırasında tane ile sap arasına çekilen ip. (Yenikent *Aksaray -Niğde)

Güncel Türkçe Sözlük

belli anlamı
(I) sf. Beli olan: "Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin?" -N. Araz.
belli anlamı
(II) sf. 1. Bilinmedik bir yanı olmayan, malum: "Hâlimiz, vaktimiz sizce belli." -H. R. Gürpınar. 2. Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr: "Kıyafetinden söyleyeceği şeyin ciddiyeti belli." -Ö. Seyfettin. 3. Belirli, muayyen: "Bu oyun çok kısa, belli bir temsil süresi doldurmuyor." -A. Ağaoğlu.

Türkçe - İngilizce

belli anlamı
sıfat
1) certain
2) specific
3) particular
4) given
5) clear
6) apparent
7) known
8) waisted
9) noticeable
10) express
11) precise
12) manifest
13) conspicuous
14) stated
15) prominent
16) explicit
17) avowed
18) unmistakable
19) perspicuous
20) palpable
21) upfront
22) broad
23) shadowless
24) translucent
25) patent
26) self-evident
27) well-marked
zarf
1) precisely
2) broadly

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

belli anlamı
İşaret, nişan

Kozağaç *Şiran -Gümüşhane
*Mut köyleri -İçel

belli anlamı
Nişanlanırken tarafların birbirine verdiği çamaşır, kumaş, Altın v.s.: Nişanda konan belli ne imiş?

*Mut köyleri -İçel

belli anlamı
Elişi kâğıdı.

Beyce *Simav -Kütahya

belli anlamı
Bu yana, beri.

Gökdere *Akdağmadeni Yozgat

belli anlamı
< ET belgülüg: belli
belli anlamı
Beri

Urfa

belli anlamı
Malum, belli

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

Yerleşim Birimleri Sözlüğü

Belli anlamı
Diyarbakır ili, Bismil ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Belli anlamı
Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

belli eş anlamlısı

anlaşılan
zf. Anlaşıldığına göre, galiba, muhtemelen: "Anlaşılan sen İstanbul'un acemisi olmalısın." -O. C. Kaygılı.
bedihi
sf. (bedi:hi:) esk. Besbelli, apaçık.
belirli
sf. Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen: "Öteki arkadaşımız da belirli saatte nöbetinin başında olacaktı." -E. Bener.
malum
sf. (ma:lum, l ince okunur) 1. Bilinen, belli: "Balkan Harbinin fecaatlerinden sonraki hadiseler de malumunuzdur." -E. İ. Benice. 2. mec. Herkesçe bilinen ancak dile getirilemeyen: Malum kişi. Malum çevre. 3. zf. Bilindiği üzere, bilindiği gibi, kuşkusuz. 4. is. db. Etken, meçhul karşıtı. 5. mat. esk. Bilinen.
muayyen
sf. 1. Belirli: "Fakat bu hususta daha muayyen bir tarzda konuşmak icap eder." -N. Hikmet. 2. Belirlenmiş. 3. Bilinen: "Para muayyen ellerde birikiyor." -N. F. Kısakürek.
zahir
(I) sf. (za:hir) 1. Açık, belli. 2. is. Dış yüz, görünüş. 3. zf. hlk. Kuşkusuz, elbette, şüphesiz: "Zahir, o anda başıma kan çıkmış, yüzüm kızarmış olacak ki..." -S. M. Alus. 4. zf. Görünüşe göre, anlaşıldığına göre: Ben yanlış biliyormuşum zahir.
zahir
(II) sf. (zahi:r) esk. Yardım eden, destekleyen, arka çıkan.

"belli" için örnek kullanımlar

Yapılan kontrollerin ardından başarılı futbolcunun durumu belli oldu.
The status of the controls was apparent after the successful football player.
Kaynak: sporx.com
14 Nisan'da yapılacak seçimlerde yarışacak adaylar da belli olmaya başladı.
Candidates will compete in elections to be held on April 14 and began to become apparent.
Kaynak: haber7.com
Mart ayında başlayacak Survivor'da yarışacak isimlerden biri daha belli oldu.
Survivor'da will begin in March, will compete in one of the names was more certain.
Kaynak: haber01.com
Ortada kimden emir aldığı belli olmayan bombacı uçaklar var.
Have received orders from certain non-bomber aircraft in the middle.
Kaynak: birgun.net

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.