amaç is. 1. Ulaşmak istenilen sonuç, maksat:
"Evet ama öteki kızı bu iş için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar." -A. Ümit. 2. Gaye:
"Her milletten, her tabakadan, huyları, dinleri, dilleri farklı fakat amaçları aynı olan insanların bulunduğu bir yerdi burası." -İ. O. Anar. 3. Hedef:
"Amaç, şüphe götürmeyecek ilk kesin bilgiye varmaktı." -İ. O. Anar. 4. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon.
dilek is. Bir kimsenin dilediği şey, istek, talep, temenni, rica, murat.
erek is. Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef:
"Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur." -A. Erhat.
gaye is. (ga:ye) Amaç, hedef:
"Para? O bir gaye değil fakat harcamayı sevdiğim bir şey." -H. E. Adıvar.
istek is. 1. Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk:
"Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu." -Ç. Altan. 2. Yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, talep:
Bu adamın istekleri bitmiyor. 3.
db. İstek ve niyet kavramı veren isteme kipi:
Göreyim, göresin, göre. 4.
ruh b. Belirli bir gereksinimi karşılayacağı düşünülen nesne veya duruma karşı duyulan özlem, arzu.