münhasır ne demek?
- 1 sözlük, 1 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
münhasır anlamı
sf. 1. Bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus: "Onu yalnız ince hastalığa münhasır zanneder, başka hastalıklara aldırmadığı hâlde, veremliden son derece çekinirdi." -R. N. Güntekin. 2. Sınırlanmış, sınırlı: Harp yalnız Avrupa'ya münhasır kalmadı.
sf. 1. Bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus: "Onu yalnız ince hastalığa münhasır zanneder, başka hastalıklara aldırmadığı hâlde, veremliden son derece çekinirdi." -R. N. Güntekin. 2. Sınırlanmış, sınırlı: Harp yalnız Avrupa'ya münhasır kalmadı.
münhasır eş anlamlısı
mahsus
(I) sf. 1. Özgü: "Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." -N. F. Kısakürek. 2. Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır: "Vatan bizim kılıcımızın ekmeğidir. Daima kendimize mahsus, kendimize münhasır biliriz." -N. Kemal. 3. Özel: "Kayseri'nin sayın valisine mahsus selam ederim." -B. R. Eyuboğlu. 4. zf. Özellikle: Buraya, mahsus bunun için geldim. 5. zf. Bilerek, isteyerek, kasten: "... kapıyı mahsus açık bırakmıştı." -A. İlhan. 6. zf. Şaka olarak, şakadan: Mahsus söylüyor, inanmayın.
(I) sf. 1. Özgü: "Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." -N. F. Kısakürek. 2. Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır: "Vatan bizim kılıcımızın ekmeğidir. Daima kendimize mahsus, kendimize münhasır biliriz." -N. Kemal. 3. Özel: "Kayseri'nin sayın valisine mahsus selam ederim." -B. R. Eyuboğlu. 4. zf. Özellikle: Buraya, mahsus bunun için geldim. 5. zf. Bilerek, isteyerek, kasten: "... kapıyı mahsus açık bırakmıştı." -A. İlhan. 6. zf. Şaka olarak, şakadan: Mahsus söylüyor, inanmayın.
mahsus
(II) sf. esk. 1. Duyulan, anlaşılan, hissedilen. 2. Belli, ortada, aşikâr.
(II) sf. esk. 1. Duyulan, anlaşılan, hissedilen. 2. Belli, ortada, aşikâr.
sınırlı
sf. 1. Sınırı olan, bir sınırla ayrılmış olan, hudutlu. 2. Sınırlanmış, belirlenmiş, belirli, limitet: "Bizim divan edebiyatımızın da halk edebiyatımızın da konuları sınırlıdır." -N. Cumalı. 3. Az sayıda: "Bu, sınırlı bir topluluk önünde küçük bir rol oynamak da olsa bana ölüm gibi gelmişti." -A. Ağaoğlu.
sf. 1. Sınırı olan, bir sınırla ayrılmış olan, hudutlu. 2. Sınırlanmış, belirlenmiş, belirli, limitet: "Bizim divan edebiyatımızın da halk edebiyatımızın da konuları sınırlıdır." -N. Cumalı. 3. Az sayıda: "Bu, sınırlı bir topluluk önünde küçük bir rol oynamak da olsa bana ölüm gibi gelmişti." -A. Ağaoğlu.
"münhasır" için örnek kullanımlar
7 büyük Hollywood stüdyosunun 6'sı ile münhasır anlaşmalarımız var.
Have exclusive agreements with major Hollywood studio 7 6.
Kaynak: haber.stargazete.comAyşe çok şahsına münhasır bir çocuk.
Ayse very own unique child.
Kaynak: hurriyet.com.trYani iki seçenek masadaydı: Ya münhasır bir EPDK Kanunu çıkacaktı ya da Elektrik Piyasası Kanunu'na eklenecekti.
So the two options on the table: either an exclusive or the Electricity Market Law, Energy Market Regulatory Authority Act to be added would emerge.
Kaynak: hurriyet.com.trDoğalgaz çıkarma çalışmalarına dayanak olarak da bugüne kadar Mısır ve İsrail ile yaptığı münhasır ekonomik bölge anlaşmalarını gösteriyordu.
So far as the basis of natural gas extraction activities in the exclusive economic zone agreements with Egypt and Israel showed.
Kaynak: yeniasir.com.trPaul Erdös (26 Mart 1913 - 20 Eylül 1996 ) çok verimli ve nevi şahsına münhasır kişilikli bir matematikçidir . Yüzlerce matematikçiyle
Kaynak: Paul Erdös
Kaynak: Paul Erdös
İddianame tanzimi, adli yargıda cumhuriyet savcılarının, askeri yargıda ise askeri savcıların münhasır yetkisi dahilindedir.
Kaynak: İddianame
Kaynak: İddianame
sahip olduğu dokunulmazlık, kıta sahanlığı, bitişik bölge, münhasır ekonomik bölge gibi konular uluslararası hukukun inceleme alanı içindedir.
Kaynak: Uluslararası hukuk
Kaynak: Uluslararası hukuk
II. Dünya Savaşı 'nın efsanevi ve "nevi şahsına münhasır" generali Patton'ın hikâyesinin anlatıldığı film 1971 yılında tam 7 Oscar
Kaynak: General Patton
Kaynak: General Patton
Morrison, nev'i şahsına münhasır bir müzikal yol izledi. Müziği çoğunlukla Amerikan soul müziği ve R&B çevresinde şekillendi.
Kaynak: Van Morrison
Kaynak: Van Morrison
Filmde San Francisco Polis Müdürlüğünde görevli "nevi şahsına münhasır" polis müfettişi, "Kirli Harry" lakaplı Harry Callahan'ın (Clint
Kaynak: Kirli Adam
Kaynak: Kirli Adam
"Dedektif Teğmen Frank Bullitt - nevi şahsına münhasır bir polis. Kendisi için çalıştığı adamın vay haline" "Bu hızlı tempolu film en çok San
Kaynak: Gangsterin Kaderi
Kaynak: Gangsterin Kaderi
Edebiyat kökenli şair yönetmenler kuşağının bir temsilcisi olan bu tartışmalı ve nevi şahsına münhasır sinemacının bu tarihe kadar olan
Kaynak: Teorema (film)
Kaynak: Teorema (film)
Devlet lerinin karasuyu, kıta sahanlığı ve münhasır egemenlik hakkına sahip olduğu su alanlarının tanımlanmasında ve belirlenmesindeki
Kaynak: Deniz hukuku
Kaynak: Deniz hukuku
Çocuk ruhludur; değişik, nev-i şahsına münhasır bir karakteri vardır. Hayvansever ve vejeteryan dır, ayrıca zincir mağazalara ve büyük
Kaynak: Phoebe Buffay
Kaynak: Phoebe Buffay
yeni türetilmiş Latince bir deyiştir. Türkçe 'de tam olarak, kendine özgü, nevi şahsına münhasır gibi sıfatlarla karşılanabilir.
Kaynak: Sui generis
Kaynak: Sui generis
1911'den sonra yine İzmir'de Muharrir gazetesini çıkararak nev-i şahsına münhasır mizah yazıları ve hicviyeleri ile dikkati çekti.
Kaynak: Selâhattin Kantar
Kaynak: Selâhattin Kantar
topraklarından 200 deniz mili daha yakında bulunmasından ötürü Türkiye'nin münhasır ekonomik bölge si içinde kalır. Uluslararası Deniz
Kaynak: Ege Denizi
Kaynak: Ege Denizi
Eyaletlerin parçası olmayan toprak birimler üzerinde Kongre'nin gücü ayrıcalıklı (münhasır) ve evrenseldir. Federal toprak, Birliğin bir
Kaynak: Amerika Birleşik Devletleri'nin idari bölümleri
Kaynak: Amerika Birleşik Devletleri'nin idari bölümleri
NES döneminde Nintendo sistem şirket için yayımlanan oyunlar üzerinde münhasır kontrole sahipti; her oyun onaydan geçecekti, her bir üçüncü
Kaynak: Super Nintendo Entertainment System
Kaynak: Super Nintendo Entertainment System
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
