oranlı sf. Kendinde oran bulunan, nispetli, mütenasip, mütevazin.
orantılı sf. 1. Bir orantıyla ilgili olan, aralarında orantı bulunan, mütenasip:
"Gazetecilik de spor da o kitlelerin genel seviyesiyle doğrudan orantılıdır." -H. Taner. 2.
mat. Bir niceliğin iki, üç, ... kez çoğalması veya azalması başka bir niceliğin o nispette çoğalmasını veya azalmasını gerekli kılarsa "bu iki nicelik birbiriyle orantılıdır" denir.
uygun sf. 1. Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip:
"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." -İ. O. Anar. 2. Elverişli, yarar, müsait, muvafık:
"Yemeği götürmek için o an en uygun kişiydim." -A. Kutlu. 3.
mec. Orantılı, oranlı.