düşkünlük is. 1. Düşkün olma durumu, iptila:
"Alçak gönüllü bir aydın. Hiç gösteriş düşkünlüğü yok." -N. Cumalı. 2. Çoğu kez bünyeye bağlı sürekli ve aşırı güçsüzlük. 3. Rezillik, insana yakışmayan hayat biçimi:
"Şerefiyle, askerce ölüvermiş olsaydı bu düşkünlüğü görmeyecekti." -R. H. Karay. 4. Paraca sıkıntıda olma, gözden düşme:
"Fakat hanımlık kısa sürdü; devlet düşkünlüğü kolay değil. Ben de olsam somurturum." -R. N. Güntekin.
felaket is. (fela:ket, l ince okunur) 1. Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela:
"İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır." -S. Ayverdi. 2.
sf. Çok kötü:
Felaket bir yazı. 3.
sf. Şaşırtıcı, hayrete düşürücü:
Bu kız felaket. talihsizlik is. Talihsiz olma durumu, talihi olmama durumu, şanssızlık, bahtsızlık:
"Hayatımızda çok defa talih veya talihsizlikler tesadüflerin eseridir." -R. H. Karay.