Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

okkalı ne demek?

 - 3 sözlük, 4 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

okkalı anlamı
sf. 1. Kiloca fazla olan, ağır çeken: "... ablak yüzlü, okkalı bir adamdı nazır hazretleri." -Y. Z. Ortaç. 2. mec. Çok, fazla: "Müfettiş Bey, öncekilerden çok daha okkalı bir yudum içti." -T. Buğra. 3. mec. Ağır: "Önce Bekir'in omzuna okkalı bir sille indirdi." -N. Cumalı.

Türkçe - İngilizce

okkalı anlamı
sıfat
1) whopping
2) weighty
3) important
4) round

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

okkalı anlamı
1. İyi, değerli : Bu et okkalıdır. 2. Düzgün, yerinde, Tam.
okkalı anlamı
1. Ağırbaşlı, uslu. 2. Güzel, iyi, değerli.

okkalı eş anlamlısı

ağır
sf. 1. Tartıda çok çeken, hafif karşıtı: Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2. Çapı, boyutları büyük: Ağır top. Ağır tank. 3. Yoğun: "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." -A. Sayar. 4. Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). 5. mec. Değeri çok olan, gösterişli: "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." -M. C. Kuntay. 6. mec. Çetin, güç: "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." -F. F. Tülbentçi. 7. mec. Tehlikeli, korkulu, vahim. 8. mec. Sıkıntı veren, bunaltıcı. 9. mec. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı: "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." -N. Ataç. 10. mec. Ağırbaşlı, ciddi: "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." -H. E. Adıvar. 11. mec. Keskin, boğucu (koku): "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." -F. R. Atay. 12. Kısık, alçak: "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." -O. C. Kaygılı. 13. mec. Davranışları yavaş olan. 14. mec. Sindirimi güç (yiyecek): Ağır bir yemek. 15. is. sp. Ağır sıklet: Yıllarca ağırda güreşti. 16. zf. Yavaş bir biçimde: "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." -E. İ. Benice.
çok
sf. 1. Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı: "Bana matematik çok kolay geldi." -F. R. Atay. 2. zf. Aşırı bir biçimde: "Biz çocuklar evimizi çok beğendik." -A. Kutlu.
fazla
sf. 1. Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade: "Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı." -R. N. Güntekin. 2. Daha çok, aşkın: "Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz." -B. Felek. 3. Artmış olan: Fazla ekmeğiniz var mı? 4. zf. Gereksiz, yersiz bir biçimde: Fazla konuşma yeter. 5. zf. Gereğinden, alışılmıştan çok olarak.

"okkalı" için örnek kullanımlar

hem de öyle böyle deil okkalı cinsinden..
Not that it is both in a whopping ..
Kaynak: takvim.com.tr
olduğunu belirten, aykırı, sıradışı, marjinal, sert, teknolojiyi reddeden, bisikletine aşık, espritüel, okkalı laflarıyla tanınan bir sanatçıdır.
Kaynak: Kudret Kurtcebe
Beyaz Diş üç kez kaçmaya kalkışır ama Güzel Smith onu her seferinde yakalar ve okkalı bir şekilde döver. Güzel Smith onu bir kafese
Kaynak: Beyaz Diş (roman)
Nusret Paşa bu şikayet işine çok kızarak Hafız'ı yakalatmış ve ona okkalı bir tokat akşetmiş. O sırada pencereden onları gören padişah her
Kaynak: Balıklıçeşme, Biga
Muhtarlık: 1994 - rafet okkalı: 1989 -: 1984 - alaattin aydın. Altyapı bilgileri köyde ilkokul bulunur fakat ortaöğretim ve lise için
Kaynak: Sansarak, İznik

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.