eskitmek (-i) 1. Çok kullanarak eskimiş duruma getirmek, yıpratmak:
Çocuk pantolonunu eskitti. 2. Yaşlandırmak:
"Alkol, tütün ve aşk eskitti beni." -A. İlhan. 3.
mec. Etkisini sürdürememek, yıpratmak:
Yunus Emre'yi yüzyıllar eskitemedi. hırpalamak (-i) 1. Örselemek:
"Yalnız miralayın sağ bacağını bir gülle misketi fena halde hırpalamış." -N. Hikmet. 2. Dövmek. 3.
mec. İtip kakmak, azarlamak veya yıpratmak.
sarsmak (-i) 1. Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek:
"Kalkın bakalım, diye çocukların karyolalarını sarsıyorlardı." -Ç. Altan. 2.
mec. Zarar verecek yolda etkilemek, aksatmak:
"Çok sevdiği annesinin ölümü onu çok sarsmıştı." -S. F. Abasıyanık.
yıpratmak (-i) 1. Yıpranmış duruma getirmek, eskitmek. 2.
mec. Türlü etkenler eski gücünü yok etmek.