Güncel Türkçe Sözlük
parti anlamı
(I) is. 1. Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka: "Parti tarafından önerilen genel konular ile ozanın duyduğu şey arasında çelişki olamaz." -N. F. Kısakürek. 2. İnsan topluluğu.
parti anlamı(II)
is. 1. Bir bütünün parçası, kısım:
"Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk, iki kilo tütün yürütüyordu." -N. Cumalı. 2. Bazı oyunlarda bir kez:
"Öğle sonları birkaç parti tavla oynamaktan hiç vazgeçmiyorduk." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Bir kişi, bir kuruluş veya bir topluluğun, çoğu belli bir şeyi kutlamak amacıyla düzenledikleri eğlence:
"Gülümhan'ın partisinde tanışır gibi olmuştuk." -A. İlhan. 4.
ekon. Tu
Tam (II). 5.
mec. Çok ucuza elde edilen şey, kelepir. 6.
mec. Vurgun, kazanç:
"Kazanmakta olduğu partinin güme gitmesinden korkan terlikçi İhsan..." -H. Taner. 7.
müz. Armoniyi oluşturan ezgilerden her biri.
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
parti anlamı Fr.parti
(I) 1. Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka:§ "Bugünün ileri Batı milletlerinin en büyük siyasi teşekkülleri arasında din partileri vardır." -Peyami Safa, 20. Asır Avrupa ve Biz, 34. § "… ya da siyasal parti liderlerine ilişkin birkaç dedim-dediyi anlatırlarsa birbirlerine…" -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 20. § "Senin mensup olduğun parti ise çoğunluktur." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 3. § "Memlekete hâkim ve gözü kara bir partiye karşı yaptığı hareketin bir nevi teveli makamındaki ve ittihatçılara duyurulmak için takınılan bu siyasi edayı, olduğu gibi kabul etmek için son derece safdil olmak lazımdır." Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, s.106. § "Siyasi parti sözcüleri, Dışişleri Bakanlığı, …" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 199. § "Bir gün ahbaplarından biriyle çetin bir partiye girmişlerdi." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 63. § "Bir gün sen, daha imparatorluk ordusunda miriliva iken, Beşiktaş'taki Akaretler'in 76 numarasında ona, gülümseyerek: "Anne! Sen hangi partidensin?" diye sordundu." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 106. § "Eğer efendilerden daha hahişli var ise kabul eder ve olmadığı surette üç kişilik bir parti dahi biz açarız, diye ibram eylediğinden Nasuh Efendi dahi ilk defa olarak görüştüğü bir adamı kırmamak için kabul eyledi." -Ahmet Midhat Efendi, Paris'te Bir Türk, 152. § "Bir yazar, bugüne dek savunduğu ilkeleri bırakır, örneğin bir bölemden (partiden) başka bir böleme geçerse kınıyoruz onu."-Nurullah Ataç, Prospero ile Caliban, 75. § "Genç kuşaklar, CHP'yi bir muhalefet partisi tanımışlardır…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 23. 2. İnsan topluluğu.
parti anlamı Fr.partie
(II)
1. Bir bütünün parçası, kısım: § "
... hediye ettiği bir kitap partisi içinde kütüphaneme intikal etmişti." -Peyami Safa, Yazarlar-Sanatçılar-Meşhurlar, 87. 2. Bazı oyunlarda bir kez: § "
Ertesi akşam elden çıkan mağazanın sahibi ile uzun bir tavla partisine tutuştular." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 136. §
"Onlar gülüşerek ikinci partiye başladılar." -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 35. § "
Pakize'nin bitmez tükenmez vidolu tavla partilerini seyrederken..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, 14. §
"Sahibi, artık sabahları Chopin dinleyerek kahve keyfi çaymıyor, arkadaşlarıyla akşam yürüyüşlerine, briç partilerine katılmıyor…" -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 85. 3. Bir kişi, bir kuruluş veya bir topluluğun, çoğu belli bir şeyi kutlama amacıyla düzenledikleri eğlence: § "
Oradaki partiye çağrılıyım." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 61. § "
Aniverselerden, parti döplezirlerinden bıktım." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 37. §
"... Yugoslavya burjuvasının kumar partileri için onarılmış." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 42. § "
Belma'nın partisinden doğru evine kaçtı." Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 29. § "
Dalgın, Ali Ustayla Nuri Beyin tavla partisini seyrediyorum." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 31. § "
…akşamüzeri, bir kokteyl partide, ünlü bir aktris, aynı iltifatı yöneltiyor…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 140. 4.
mec. Çok ucuza elde edilen şey, kelepir. 5.
mec. Vurgun, kazanç. 6. Tu
Tam:
"Bunlar ana kız parti vurmak istiyorlar." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 17. 7. Armoniyi oluşturan ezgilerden her biri. 8. Kez, defa: § "
Biz daha bir parti bitirmeden bir otobüs hazırlamışlar, onunla yola çıktık." -Nurullah Ataç, Günlerin Getirdiği~Sözden Söze, 24.