Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

parti ne demek?

 - 4 sözlük, 6 sonuç.

BSTS / Besin Hijyeni ve Teknolojisi Terimleri Sözlüğü

parti anlamı İng. lot
Aynı koşullarda ve zamanda üretilen, ambalajı, ambalaj büyüklüğü, sınıfı, tipi, çeşidi ve boyu aynı olan ürün örnekleri veya ambalajları topluluğu.

Güncel Türkçe Sözlük

parti anlamı
(I) is. 1. Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka: "Parti tarafından önerilen genel konular ile ozanın duyduğu şey arasında çelişki olamaz." -N. F. Kısakürek. 2. İnsan topluluğu.
parti anlamı
(II) is. 1. Bir bütünün parçası, kısım: "Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk, iki kilo tütün yürütüyordu." -N. Cumalı. 2. Bazı oyunlarda bir kez: "Öğle sonları birkaç parti tavla oynamaktan hiç vazgeçmiyorduk." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Bir kişi, bir kuruluş veya bir topluluğun, çoğu belli bir şeyi kutlamak amacıyla düzenledikleri eğlence: "Gülümhan'ın partisinde tanışır gibi olmuştuk." -A. İlhan. 4. ekon. TuTam (II). 5. mec. Çok ucuza elde edilen şey, kelepir. 6. mec. Vurgun, kazanç: "Kazanmakta olduğu partinin güme gitmesinden korkan terlikçi İhsan..." -H. Taner. 7. müz. Armoniyi oluşturan ezgilerden her biri.

Türkçe - İngilizce

parti anlamı
isim
1) party
2) bash
3) parcel
4) shipment
5) shindig
6) do
7) setout
8) hand
9) get-together

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü

parti anlamı Fr.parti
(I) 1. Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka:§ "Bugünün ileri Batı milletlerinin en büyük siyasi teşekkülleri arasında din partileri vardır." -Peyami Safa, 20. Asır Avrupa ve Biz, 34. § "… ya da siyasal parti liderlerine ilişkin birkaç dedim-dediyi anlatırlarsa birbirlerine…" -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 20. § "Senin mensup olduğun parti ise çoğunluktur." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 3. § "Memlekete hâkim ve gözü kara bir partiye karşı yaptığı hareketin bir nevi teveli makamındaki ve ittihatçılara duyurulmak için takınılan bu siyasi edayı, olduğu gibi kabul etmek için son derece safdil olmak lazımdır." Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, s.106. § "Siyasi parti sözcüleri, Dışişleri Bakanlığı, …" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 199. § "Bir gün ahbaplarından biriyle çetin bir partiye girmişlerdi." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 63. § "Bir gün sen, daha imparatorluk ordusunda miriliva iken, Beşiktaş'taki Akaretler'in 76 numarasında ona, gülümseyerek: "Anne! Sen hangi partidensin?" diye sordundu." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 106. § "Eğer efendilerden daha hahişli var ise kabul eder ve olmadığı surette üç kişilik bir parti dahi biz açarız, diye ibram eylediğinden Nasuh Efendi dahi ilk defa olarak görüştüğü bir adamı kırmamak için kabul eyledi." -Ahmet Midhat Efendi, Paris'te Bir Türk, 152. § "Bir yazar, bugüne dek savunduğu ilkeleri bırakır, örneğin bir bölemden (partiden) başka bir böleme geçerse kınıyoruz onu."-Nurullah Ataç, Prospero ile Caliban, 75. § "Genç kuşaklar, CHP'yi bir muhalefet partisi tanımışlardır…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 23. 2. İnsan topluluğu.
parti anlamı Fr.partie
(II) 1. Bir bütünün parçası, kısım: § "... hediye ettiği bir kitap partisi içinde kütüphaneme intikal etmişti." -Peyami Safa, Yazarlar-Sanatçılar-Meşhurlar, 87. 2. Bazı oyunlarda bir kez: § "Ertesi akşam elden çıkan mağazanın sahibi ile uzun bir tavla partisine tutuştular." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri ayarlama Enstitüsü, 136. § "Onlar gülüşerek ikinci partiye başladılar." -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 35. § "Pakize'nin bitmez tükenmez vidolu tavla partilerini seyrederken..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, 14. § "Sahibi, artık sabahları Chopin dinleyerek kahve keyfi çaymıyor, arkadaşlarıyla akşam yürüyüşlerine, briç partilerine katılmıyor…" -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 85. 3. Bir kişi, bir kuruluş veya bir topluluğun, çoğu belli bir şeyi kutlama amacıyla düzenledikleri eğlence: § "Oradaki partiye çağrılıyım." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 61. § "Aniverselerden, parti döplezirlerinden bıktım." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 37. § "... Yugoslavya burjuvasının kumar partileri için onarılmış." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 42. § "Belma'nın partisinden doğru evine kaçtı." Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 29. § "Dalgın, Ali Ustayla Nuri Beyin tavla partisini seyrediyorum." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 31. § "…akşamüzeri, bir kokteyl partide, ünlü bir aktris, aynı iltifatı yöneltiyor…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 140. 4. mec. Çok ucuza elde edilen şey, kelepir. 5. mec. Vurgun, kazanç. 6. TuTam: "Bunlar ana kız parti vurmak istiyorlar." -Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 17. 7. Armoniyi oluşturan ezgilerden her biri. 8. Kez, defa: § "Biz daha bir parti bitirmeden bir otobüs hazırlamışlar, onunla yola çıktık." -Nurullah Ataç, Günlerin Getirdiği~Sözden Söze, 24.

parti eş anlamlısı

fırka
is. esk. 1. İnsan topluluğu. 2. Parti (I): "Mecliste, hâkim olan fırkanın, hükûmet teşkilini, muhalif ve ekalliyette bulunan bir fırkaya terk etmesi ise asla mevzubahis olamaz." -Atatürk. 3. ask. Tümen: "Benim burada bir fırka kumandanım vardı." -P. Safa.
kazanç
is. 1. tic. Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü: Aylık kazanç. 2. mec. Yarar, çıkar, kâr: "Yarı keyif, yarı kazanç için balıkçılık sanatında karar kılmıştı." -S. F. Abasıyanık.
kelepir
is. Değerinden çok aşağı bir fiyatla alınan veya alınabilecek olan şey, okazyon: "Ben akıllı olmasaydım, bu kelepiri elden kaçırırdım." -A. Gündüz.
kısım
is. 1. Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim: "Şimdi hayatının rol oynamaya lüzum görmediği kısımlarına yani onun ev hayatına geliyorum." -R. N. Güntekin. 2. Bir cinsten veya meslekten olanların tümü: "Kadın kısmı tutunacak yer ister, güvenecek yer ister." -Z. Selimoğlu. 3. Kol: Bankanın kambiyo kısmında çalışıyorum.
vurgun
is. 1. Kolayca ve haksız ele geçen kazanç. 2. Sıcak, soğuk, dolu vb. etkilerle ürünlerde görülen zarar: Dolu vurgunu elma. 3. Çok derinlerdeki suyun basıncı dolayısıyla iki akıntı arasında sıkışıp kalma, düzenli hava alıp verememe, birden su yüzüne çıkma vb. durumlarda dalgıcın uğradığı inme veya ölüm. 4. sf. Silahla yaralanmış olan. 5. sf. mec. Birine veya bir şeye vurulmuş, bağlanmış, sevmiş olan, sevdalı, âşık: "Onun da kendisine vurgun olduğuna gönülden inanmaktadır." -T. Buğra.

"parti" için örnek kullanımlar

Haydar Baş'ı diğer liderlerle, diğer parti başkanlarıyla karıştırma.
Haydar Bas, other leaders, the heads of the other party involved.
Kaynak: yenimesaj.com.tr
Onun yerine kullanılabilecek üçüncü parti Twitter istemcileri ise berbattı.
Instead of third-party Twitter clients available in the mess.
Kaynak: stuff.com.tr
Çok sayıda sendika, konfederasyon ve siyasi parti yöneticisi de eyleme destek verdi.
Numerous trade union confederations and political parties backed the action manager.
Kaynak: evrensel.net
''İlk parti olarak bin ton ithal samanı getirdik, talepte bulunan üyelerimize verdik.
We have tons of imported hay'' as the first party, we have members who request it.
Kaynak: ekonomi.haberturk.com
Parti sahip tarafından bir şey amacına(Doğum,doğum günü,ilkmaaş vb.) ya da arkadaşlarla bir eğlence başlatmak için takılan isme parti denir.
Kaynak: Parti
Kemal Atatürk tarafından kurulan ve Atatürkçü , sosyal demokrat ve sosyal liberal siyasi görüşünü benimsemiş olan Türk siyasî parti dir.
Kaynak: Cumhuriyet Halk Partisi
Siyasî parti (eskiden fırka, farklı görüşe sahip topluluk), benzer siyasî görüşleri paylaşan kişilerin bir ülkenin yönetiminde söz sahibi
Kaynak: Siyasi parti
Partisi/Bolşevik (Vsesoyuznaya Kommunistiçeskaya Partiya/Bolşevik), 1917'deki Ekim Devrimi 'nden 1991'e değin Sovyetler Birliği 'ni yöneten parti.
Kaynak: Sovyetler Birliği Komünist Partisi
Demokrat Parti çok sayıda siyasi parti nin adı olarak kullanılmıştır: Demokrat Parti , 1946 yılında kurulan ve 1960 yılında kapatılan Türk
Kaynak: Demokrat Parti
Halkçı Parti (HP) bir Türk siyasal parti si. Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) ile birleşerek Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) adını almıştır.
Kaynak: Halkçı Parti
Demokratik Sol Parti (DSP), Rahşan Ecevit tarafından 14 Kasım 1985'te kurulan Türk siyasi parti si. Demokratik Sol Parti özellikle 1990
Kaynak: Demokratik Sol Parti
Sosyalist Parti, (Fransızca : Parti Socialiste, PS), Fransa 'nın en büyük sol görüşlü siyasi parti si, 1969 'da İşçi Enternasyonali Fransa
Kaynak: Sosyalist Parti (Fransa)
Demokratik Parti, 18 Aralık 1970 'de kurulan Türk siyasi parti sidir. Demokrat Parti 'nin gerçek siyasal mirasçısı olma iddiasıyla ortaya
Kaynak: Demokratik Parti (Türkiye)
7 Ocak 1946 'da kurulan ve dört yıl sonra yapılan seçimlerde (14 Mayıs 1950 'de) 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren, Türkiye
Kaynak: Demokrat Parti (1946)
Genç Parti, 10 Temmuz 2002 'de Cem Uzan ve arkadaşları tarafından kurulan siyasi parti. Daha sonra kendini feshederek Yeniden Doğuş
Kaynak: Genç Parti
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.