Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

atlatmak ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

atlatmak anlamı
(-i) 1. Atlama işini yaptırmak. 2. Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak. 3. mec. Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak: "Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık." -T. Buğra. 4. mec. Başından savmak: "Bu Kurul'u atlatıncaya kadar sesimi çıkarmayacağım." -M. Ş. Esendal. 5. mec. Savsaklamak. 6. mec. Aldatmak: "Onları da ara sıra atlatanlar bulunur." -H. R. Gürpınar.

Türkçe - İngilizce

atlatmak anlamı
fiil
1) bypass
2) get over
3) dodge
4) overcome
5) skip
6) circumvent
7) outwit
8) parry
9) escape
10) come through
11) jump
12) slip
13) shake
14) turn
15) throw off
16) tide over
17) outride
18) put off
19) dish
20) pull through
21) let down
22) stall off
23) take
24) ward off
25) beat to it
kelime öbeği
1) give the slip

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

atlatmak anlamı
Aklını kaybetmek.

Danışman *Fatsa -Ordu
-Trabzon

atlatmak eş anlamlısı

aldatmak
(-i) 1. Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. 2. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak: "Üç defadır bu yezit beni aldatıyor." -B. Felek. 3. Birine verilen sözü tutmamak: Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi. 4. Yalan söylemek. 5. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek: "Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor." -Y. K. Beyatlı. 6. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek: "Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır." -P. Safa. 7. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. 8. Oyalamak, avutmak.
savmak
(-i, -den) 1. İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak: "Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız." -R. N. Güntekin. 2. (-i) Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek: "Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız, belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam..." -R. N. Güntekin. 3. Geçirmek. 4. (nsz) esk. Vakti geçmek: Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli. 5. (nsz, -e) İşleyip geçmek, etki etmek: Soğuk içime savdı.
savsaklamak
(-i) Belirli bir sebebi olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakmak, geciktirmek, umursamamak, ertelemek, sallamak, ihmal etmek: "Baban nüfus kâğıdını çıkartmayı savsaklamış." -A. Ağaoğlu.

"atlatmak" için örnek kullanımlar

Son bir iki yılı atlatmak için buna zorunlu olarak ihtiyaç duyuyor.
The last two years, it necessarily needs to survive.
Kaynak: acikgazete.com
Kolay atlatmak için bol bol kuru incir ve kayısı depoluyorum çekmeceme.
Easy to dodge plenty of drawer storing it dried figs and apricots.
Kaynak: hurriyet.com.tr
Kalan maçları da en iyi şekilde atlatmak istiyoruz'' diye konuştu.
We want the best way to dodge the remaining matches,'' he said.
Kaynak: haberaj.com
Bu sıkıntılı süreci atlatmak için defalarca gelip yönetimle görüştük.
To circumvent this troublesome process management, met several times to come.
Kaynak: haber7.com
Yaz uykusu (veya estivasyon), sıcak ve kurak iklim bölgelerinde yaşayan bazı hayvanların, zor şartları atlatmak için çok sıcak yaz
Kaynak: Yaz uykusu
Beklenen tutuklamasını atlatmak için ev ve geçici işlerinin yerlerini sık sık değiştirdi. En küçük fırsatında Kalinin 'den kaçtığının ertesi
Kaynak: Nadezhda Mandelstam
23 Kasım 1542'de küçük filosunu onarmak ve kışı atlatmak amacıyla gidilen San Salvador Adası 'nda botundan dışarı çıkarken çıkıntılı bir
Kaynak: Juan Rodríguez Cabrillo
Bazen öğrenilmişliklerin sana işini yaparken bir çok şeyi deveyi hendekten atlatmak kadar zor hale getirdi. Ama inan bana dostum bu kitabı
Kaynak: Devemi Olimpiyatlara Hazırlıyorum
Amacı ekeonomik krizi atlatmak olan bu girişim, paranın devalüe edilmesi, yeni vergiler konması, kamu borçlarının faizlerinin düşürülmesi
Kaynak: Henri Jaspar
Okulunu bitiremedi ve gördüğü işkence ler nedeniyle yaşadığı travma yı atlatmak için, 10 yıl boyunca depresyon tedavisi gördü.
Kaynak: Manisa davası
olağanüstü birkaç olayda yapılır veya genel seçim sonuçlarının beklenmesi yahut rakip gazeteleri (bazen dağıtımını) atlatmak üzere yapılır.
Kaynak: Gazete dağıtımı
Zaten taraflar rakiplerini atlatmak yerine sık sık durarak birbirlerinin sorunlarıyla ilgilenirler. Filmin karakterlerinden biri de 'yol'
Kaynak: Two-Lane Blacktop (film)
Yüzü yanan kemancı acı içinde kıvranarak oradan kaçar, peşindeki polisleri atlatmak için de kanalizasyon sistemine girer. Kanalizasyon
Kaynak: Operadaki Hayalet (film, 1943)
Hamleyi atlatmak ve hamle yapmak, saldırma anında dönme, dönerken saldırma ve bunlar yapılırken de çömelir vaziyetten yaylanarak hız alma
Kaynak: Erzurum barı
İnsanlar öz hakkı olan ölümsüzlüğü geri kazanmak için tanrıları ayartmak veya atlatmak için gerek fiziksel, gerekse de ruhsal olarak
Kaynak: İksir
Bölgedeki Romalılar ve müttefiklerini atlatmak için “Ya yeni bir yol bulacağız, ya yeni bir yol yapacağız” diyen Hannibal, vadinin
Kaynak: Hannibal
Herkül, ağaca dolanarak altın elmaları koruyan canavarı atlatmak için bir plan yapar. Planını uygulayabilmek için bir yardımcıya
Kaynak: Draco (takımyıldız)
Ayrıca sentry kurduktan sonra kademe atlatmak için bununla vurmak gerekir. Makineler hasar görünce, gene vurarak tamir edebilirsiniz.
Kaynak: Team Fortress 2
Winnie, aklına söyleyecek bir şey gelmediğinde, bu anı atlatmak için çantasıyla ilgilenmeye başlar. Aslında ikili arasında sohbet olarak
Kaynak: Mutlu Günler

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.