duru sf. 1. Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak:
"Karabuğday rengindeki esmer simasının üzerinde bir çift duru bakışlı güvela gözleri vardı." -E. E. Talu. 2. Pürüzsüz (ten):
"Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3.
mec. Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup).
katıksız sf. 1. Katığı olmayan, yavan:
"Biraz da katıksız ekmek yiyin." -N. F. Kısakürek. 2. Yabancı bir şeyle karışmamış:
Katıksız süt. 3.
mec. Belli bir yerden, belli bir soydan gelen:
"Katıksız İstanbul çocuğu, Boğaziçi çocuğudur o." -Y. Z. Ortaç. 4.
mec. Niteliği başka hiçbir etkiyle bozulmamış olan, tam:
"... öfkesi, sevgisi katıksız, kaya gibi sağlam ve güvenilir adam..." -A. İlhan.
net sf. 1. Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen. 2. İyi duyulan (ses). 3. Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi:
"Bin beş yüz net veriyorlardı, vergi, sigorta çıktıktan sonra." -H. Taner. 4.
mec. Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan:
"Hayatını didik didik etmek, son beş altı yıllık çizgisini net olarak ortaya çıkarmak istiyordu." -T. Buğra.
sadece zf. (sa:dece) Yalnızca:
"Her millette olduğu gibi bizde de kelimeleri, şiir canlandırmış, nesir sadece kullanmıştır." -Y. K. Karaosmanoğlu.
temiz sf. 1. Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak, hijyen, hijyenik:
"Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok." -A. Ağaoğlu. 2. Özenle yapılmış:
Temiz iş. 3. Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan:
Temiz araba. 4. Ahlakça lekesiz, necip, nezih. 5.
zf. Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde:
Temiz giyinmek. yalnız sf. 1. Yanında başkaları bulunmayan:
Sokaktaki yalnız çocuk. 2.
zf. (ya'lnız) Yanında başkaları olmayarak:
"Ömrümde şehir içinde bile yalnız dolaşmaya alışmamış bir adam için bir genç kızın tek başına Avrupa seyahatine çıkışı akıl durdurucu bir şeydi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3.
zf. (ya'lnız) Yalnızca:
"Kendisini yalnız Bombay'a kadar götürecek tren parası vardı." -F. R. Atay. 4.
bağ. Ama:
Giderim yalnız arkadaşlarımı isterim. Güzel yalnız biraz renksiz. 5.
is. ruh b. Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi.