salt ne demek?
- 7 sözlük, 8 sonuç.
BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü
salt anlamı İng. pure Osm. sırf, saf, mahz Lat.purus Alm. rein Fr.pur
1- İçine, kendisine yabancı başka hiç bir şey karışmamış olan ; arı. 2- Uygulamayla ilişkisi olmayan bilimler. (Ör. salt matematik.) 3- Başka bir yetiye bağlı olmayan. (Ör. Descartes'ta salt anlık duyulara gereksinme göstermeyen, böylece de salt olan bilgiyi sağlar.) Salt us (Kant'ta): Deneyden bağımsız, içinde duyudan hiç bir şey bulunmayan us.
BSTS / Mikrobiyoloji Terimleri Sözlüğü
SALT anlamı İng. skin-associatedlymphoid tissue, SALT
Deriyle ilişkili lenfoit doku.
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
salt anlamı Osm. mutlak Fr.absolu, modul
(fizik, kimya, matematik)
Güncel Türkçe Sözlük
salt anlamı
sf. 1. İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak: "Çelişkileri salt geleneklerin, törenin, eğitimin bir sonucu saymışızdır." -A. Ağaoğlu. 2. fel. İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı. 3. zf. Yalnızca: "Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı." -N. Cumalı.
İngilizce - Türkçe
salt anlamıisim1) tuz
2) tuzluk
3) nükte
4) lezzet
5) tad
6) espri
sıfat1) tuz
2) tuzlu
fiil1) tuzlamak
2) biriktirmek
3) salamura yapmak
4) tuzl
ayarak saklamak
Tarama Sözlüğü
salt anlamı
Yalnız, sadece.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
salt anlamıTatsız, yavan.
Uşak
salt eş anlamlısı
arı(I)
sf. 1. Temiz, münezzeh. 2. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis. 3. Günahsız.
arı(II)
is. hay. b. Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek
(Apis mellifica). mutlak sf. 1. Salt:
"Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum." -H. E. Adıvar. 2.
fel. Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık. 3.
zf. Kesinlikle.
yalnızca zf. (yalnı'zca) 1. Yalnız olarak. 2. Tek başına:
"Ona vefasızlıkta biraz düşünceli davranmayı yararlı buluyor, yalnızca bulduklarında yeni başkana pek uysal davranıyorlardı." -M. Ş. Esendal. 3. Belli durumun, şartın veya işin dışına çıkmaksızın, yalnız, ancak, tek, sırf, salt, sadece:
"Yalnızca duygulara, sezgilere başvurmak yanıltıcı olabilir." -N. Uygur.
"salt" için örnek kullanımlar
Ama
salt bugünkü başkanın ve kurul üyelerinin günahını almayalım.
But only not take away the sin of the current president and board members.
Kaynak: yerelgundem.comEğer
salt çoğunluk 'Hayır' deseydi projeye başlamayacaktık.
If a simple majority 'No' he said he başlamayacaktık project.
Kaynak: haberturk.comBu filmleri
salt festival filmi olarak düşünmek doğru olmaz.
It would not be correct to think of the film festival movies only.
Kaynak: haberturk.comKatılımcıları
SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Vasıf Kortun seçti.
SALT Research and Programs, Director of the participants chose to Kortun.
Kaynak: sabah.com.trSalt çoğunluk, bir topluluğun üye tam sayı sının yarısından bir fazlası. TBMM 550 üyeden oluşmaktadır. Bunun
salt çoğunluğu 276'dır.
Kaynak: Salt çoğunluk Programlanabilir
salt okunur bellek (PROM - programmable read-only memory) veya yerinde programlanabilir
salt okunur bellek (FPROM - field
Kaynak: Programlanabilir salt okunur bellek