adi sf. (a:di:) 1. Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan:
"Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 2.
mec. Aşağılık, bayağı, alçak:
"Bunlar çok adi ve fena insanlardı." -R. N. Güntekin.
bayağı sf. 1. Aşağılık, pespaye:
"Bütün hareketleri adi, kaba ve bayağı idi." -Ö. Seyfettin. 2. Basit, adi, sıradan, amiyane, banal:
"Kardeşimi birdenbire çok bayağı buldum." -P. Safa. 3.
zf. (ba'yağı) Hemen hemen, âdeta:
Bayağı kanacak gibi oldum. 4.
zf. Gerçekten:
"Bayağı, çocuk gibi sevinirim limonun yarısının durduğuna." -S. F. Abasıyanık.
"Çapkınlığı, çok iğrenç ve bayağı çapkınlık." -M. Yesari. 5.
zf. Oldukça, epey:
"Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır." -E. E. Talu.
berbat sf. 1. Kötü:
"Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." -M. A. Ersoy. 2. Bozuk:
"Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor." -S. M. Alus. 3. Çirkin, beğenilmeyen:
"Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur." -B. Felek. 4. Darmadağın, bakımsız, perişan, viran:
"Berbat bir han odası." -Y. Z. Ortaç.