Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

berbat ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

berbat anlamı
sf. 1. Kötü: "Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." -M. A. Ersoy. 2. Bozuk: "Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor." -S. M. Alus. 3. Çirkin, beğenilmeyen: "Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur." -B. Felek. 4. Darmadağın, bakımsız, perişan, viran: "Berbat bir han odası." -Y. Z. Ortaç.

Türkçe - İngilizce

berbat anlamı
sıfat
1) terrible
2) wretched
3) awful
4) screwed
5) crappy
6) bad
7) miserable
8) horrible
9) fucked up
10) abysmal
11) dreadful
12) rotten
13) horrid
14) appalling
15) atrocious
16) ghastly
17) disgusting
18) vicious
19) hell of
20) stinking
21) vile
22) dashed
23) violent
24) abominable
25) infernal
26) ungodly
27) grotty
28) infamous
29) egregious
30) unsavory
31) helluva
32) frightful
33) fierce
34) execrable
35) indifferent
36) shocking
37) sickening
38) sticky
39) dread
40) villainous
41) bum
42) chronic
43) destroyed
44) ropy
45) flagitious
46) accurst
47) devilish
48) deuced
49) accursed
50) unsavoury
51) spoilt
isim
1) hell
zarf
1) ghastly
2) badly
3) dashed
4) beastly

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

berbat anlamı
< Far. ber-bâd: berbat. || bebrat || berbet

berbat eş anlamlısı

bozuk
(I) is. 1. Madenî para, bozuk para: "Hiç olmazsa birkaç kuruş bozuk ver!" -M. Ş. Esendal. 2. sf. Bozulmuş olan: "Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." -T. Buğra. 3. sf. Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ): "Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim." -R. N. Güntekin. 4. sf. mec. Kötümser, gergin, huzursuz, karışık: "Bozgun sırasında Ankara'da meclisin havası pek bozuktu." -F. R. Atay. 5. sf. mec. Kızgın, sıkıntılı: "Süleyman'ı adada yüzü o kadar bozuk ve korkunç buldu ki." -H. E. Adıvar.
bozuk
(II) is. müz. Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz.
çirkin
sf. 1. Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı: "Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi." -H. R. Gürpınar. 2. Hoş olmayan, yakışık almayan (davranış veya söz): "Bu boş ve çirkin iddiayı bir kere de onun ağzından işitmek istedim." -Ö. Seyfettin. 3. Karanlık, dalavereli, şüpheli: "Dedikodular artmış, o da bu çirkin işler içinde kalmak istemediğinden çekilmiş." -M. Ş. Esendal.
darmadağın
sf. (da'rmadağın) Çok dağınık ve karışık, darmadağınık, tarumar.
kötü
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
perişan
sf. (peri:şan) 1. Dağınık, düzensiz, karmakarışık: "Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için." -C. Şehabettin. 2. Acınacak durumda olan, zavallı: "Omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş, yorgun ve perişan ağır ağır yürüyorlardı." -Ö. Seyfettin.
viran
sf. (vi:ran) Yıkık, harap: "İleriye baktı; harabe. Şu tarafa baktı. Viran bir kemer." -A. Gündüz.

"berbat" için örnek kullanımlar

İnsan yapıyorum derken insanlığın berbat bir kopyasını yapmışlar.
I'm saying people made ​​a copy of the ruin of mankind.
Kaynak: aksam.com.tr
dakıkaya kadar birbirinden korkan iki takım ve berbat bir futbol vardı.
minutes, and a lousy football team had a fear each other.
Kaynak: spor.mynet.com
Hele şu Beren'in son dizisi; yani bu kadar berbat bir senaryo olur mu?
Especially in the last sequence of the following Beren, ie a scenario as bad as this, will you?
Kaynak: blog.milliyet.com.tr
O kadar berbat o kadar kötü ki onların bu hali insanı ağlatıyor.
He messed up people in this state is so bad that they cry.
Kaynak: ilkehaberajansi.com.tr

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.