1 Haziran 2014'ten itibaren futbolda UEFA'nın 'Finansal FairPlay' uygulaması
tavizsiz olarak yürürlüğe girecek.
From June 1st 2014, football, UEFA 'Financial FairPlay' application will enter into force as a compromise.
Kaynak: spor.gazetevatan.comGerekirse bu numunelerin dünyada farklı laboratuvarlarda yeniden, yeniden incelemeye tabi tutulmasını arzu ediyoruz ama doping,
tavizsiz olduğumuz bir konu.
If necessary, these samples in different laboratories around the world again, but I would like to keep re-examine the subject of doping, an issue that compromise.
Kaynak: merhabahaber.comBir gazetecinin, ''23 Yaş Altı Halter Milli Takımı'nda bulunan 16 sporcuda doping tespit edilmesiyle'' ilgili ne düşündüğünün sorulması üzerine, ''Doping,
tavizsiz olduğumuz bir konu.
A journalist,'' the 16 Under 23 Weightlifting National Team athlete doping on the question of what you think about finding a'','' doping, uncompromising that issue.
Kaynak: trtspor.com.trtirajı olmasına rağmen, ABD 'de "her türlü köleli ğin derhal ve tamamen kaldırılması"nın
tavizsiz savunması yüzünden ülke çapında itibar kazandı.
Kaynak: The Liberatorkurmuştur genelde new york şehrinin sorunlarını orda yaşadıklarını sert ve
tavizsiz anlattığı sözler ilgi çekmektedir NYHC un en gözde
Kaynak: MadballBina olaraksa, 1851 Londra sergisindeki Paxton 'un Crystal Palace 'ına gelinceye kadar
tavizsiz bir örnek gösterebilme olanağı yoktur.
Kaynak: Modern mimarlıkMukan kagan heybetli görünüşlü kudretli hitab etmesini iyi bilen, gerektiği yerde barışçıl ama çoğu zaman sert ve
tavizsiz bir siyaset
Kaynak: Mukan KağanNamazi aynı zamanda sıkı bir kadın hakları savunucusu ve
tavizsiz Marksist bir militandır. Halen İngiltere'de yaşıyor ve bir çocuk annesi.
Kaynak: Meryem NamazieDemokrasi ve Özgürlük kavramlarındaki
tavizsiz hassasiyetiyle de çalışmalarını örgütlemektedir. Hareketin Kitlesel olmasının gerekliliği
Kaynak: Antikapitalist PartiO yöneticinin her gün belli norm larının olması gerektiğini ve bunları çalışanlara
tavizsiz yaptırması gerektiğini düşünür. Daha fazlası,
Kaynak: Henry Ganttİnsan onuru, özgürlüğü ve sorumluluğu, ulusal bağımsızlık ve halk egemenliğine
tavizsiz saygıyı isteyen bir parti olduğu belirtilmiştir.
Kaynak: Cumhuriyet için BirlikBu kayıt ticari kaygı taşımayan
tavizsiz bir çalışma oldu. Albüm, çıktığı 1974 senesinde sadece 2000 adet sattı. Albümde, Türk pop
Kaynak: Ergun PekakcanO yöneticinin her gün belli norm larının olması gerektiğini ve bunları çalışanlara
tavizsiz yaptırması gerektiğini düşünür. Daha fazlası,
Kaynak: Gantt çizelgesiTüm bu görevleri sırasında yolsuzluklara karşı takındığı
tavizsiz tutumla halk arasında takdir topladı. 2001 yılında, kardeşiyle beraber
Kaynak: Lech KaczyńskiSanatçılardan politikacılara ve felsefecilere uzan geniş bir yelpazedeki insanlar Bernhard'ın
tavizsiz öfkesinden nasiplerini alırlar,
Kaynak: Thomas BernhardHükümeti'ni yönetmiştir. Birinci Dünya Savaşı 'nı izleyen dönemde Lloyd George Türkiye'ye karşı son derece sert ve
tavizsiz bir politika izledi.
Kaynak: David Lloyd GeorgeEbu Zer Şam'da da
tavizsiz tutumundan vazgeçmeyerek, Osman'ın yeğeni ve Şam vilayetinin valisi olan Muaviye bin Ebu Sufyan 'ın şaşaalı
Kaynak: Ebu Zerr el GifariTürkeş, asker kökenli bir lider olarak Atatürkçülük konusunda
tavizsiz idi. " "Türk-İslam Ülküsü" fikrini şekillendirirken laiklik
Kaynak: ÜlkücülükMahmut'a ait bu fermandaki üslûp ve
tavizsiz tutum, padişahın ülke genelinde âyân, eşraf ve mütegallibeye karşı yürüttüğü büyük
Kaynak: Alapelit, BayburtÖzellikle Naziler yakalanan partizanlara karşı
tavizsiz olmuş ve partizanlara destek verdiği iddia edilen yerel halk kitlesel olarak
Kaynak: Sovyet partizanları