Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

tekerlenmek ne demek?

 - 2 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

tekerlenmek anlamı
(nsz) 1. Yuvarlanmak, dönmek: "Bir kaza olsa Cambaz Ali belki aletleriyle beraber aşağıya tekerlenecek." -R. N. Güntekin. 2. mec. Durumu bozulmak, kötüye gitmek. 3. mec. Uğraşmak, peşinde koşmak, yuvarlanıp gitmek: "Normal yaşamının çekişmeleri içinde tekerlenip giden insan, bayramlarda bir nefis muhasebesi yapmak imkânı bulur." -H. Taner.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

tekerlenmek anlamı
Yürürken ayağı takılıp dengesi bozulmak.

-Isparta
*Maçka ve köyleri -Trabzon
Erkinis *Yusufeli -Artvin

tekerlenmek anlamı
Yuvarlanıp düşmek

Uşak

tekerlenmek eş anlamlısı

dönmek
(nsz) 1. Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek: "İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum." -Y. Z. Ortaç. 2. (-den, -e) Geri gelmek, geri gitmek: "Ertesi gün aynı yoldan Bodrum'a döndük." -Halikarnas Balıkçısı. 3. (-e) Yönelmek: "Babam birdenbire bana döndü." -S. F. Abasıyanık. 4. (-i) Sapmak: "Gülümseyerek bir köşeyi döndü." -P. Safa. 5. (-e) Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek: "Dikmen yolları, mabede adak için gidenlerin yollarına dönmüştü." -A. Gündüz. 6. Sınıfta kalmak: Çocuk çalışmazsa bu yıl döner. 7. (-e) Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak, benzemek: "Erkekler tekaüt olunca çocuğa dönüyorlar." -R. N. Güntekin. 8. (-de) Belirli bir yerde dolaşmak. 9. (-de) Kendini bir yandan bir yana çevirmek: Yatağında sabaha kadar dönüp durdu. 10. Yönetilmek, düzene konulmak, çekip çevrilmek. 11. (-e) Söz konusu etmek, hatırlamak: "Biz yine onun gençliğine, lise öğretmeni olduğu zamana dönelim." -H. Taner. 12. (-e) Bırakılan bir konu veya işe başlamak. 13. mec. Hileyle, gizlice yapılmak: "Burada bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor ama anlayamıyorum." -R. H. Karay. 14. din b. İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek: "... annesinin İtalyan Yahudisiyken döndüğünü söylemişti." -Ö. Seyfettin.
yuvarlanmak
(nsz) 1. Kendi üzerinde dönerek hareket etmek: Fıçı yuvarlanıyor. 2. Dökülerek düşmek: "Bu hayvancıklara bakarken gözlerimden yaşların yuvarlandığını ve toplandığını duydum." -M. Ş. Esendal. 3. Devrilmek, düşmek: "Kapı açılır açılmaz yüzükoyun ve kaskatı yere yuvarlandı." -A. Gündüz. 4. mec. Ansızın, beklenmedik bir zamanda ölmek. 5. Gitmek: "İkimiz de feci bir akıbete doğru yuvarlanıyoruz." -A. Gündüz.

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.