derviş is. 1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse, alperen. 2.
mec. Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse. 3.
mec. Alçak gönüllü ve her şeyi hoş gören kimse. 4.
hay. b. Kırlangıç balığının pek küçüğü.
Genç öz. is. (genci) Bingöl iline bağlı ilçelerden biri.
genç sf. 1. Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı:
"Eliyle işaret etti genç adama." -A. Kulin. 2. Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan):
Genç ağaç. Genç at. 3. Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç. 4. Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy. 5.
mec. Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan:
"Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu." -B. Felek.
toy(I)
sf. Gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan, deneyimsiz, acemi, çaylak:
"Meslektaşlarım, kim bilir, beni ne kadar bilgisiz ve toy bulacaklardı?" -Y. K. Karaosmanoğlu.
toy(II)
is. esk. Ziyafet:
Ve tamam kırk gün kırk gece toy, düğün edip almış oğluna.