affetmek (-i) (a'ffetmek) 1. Bağışlamak:
"Açgözlülüğü içeride de dışarıda da affetmeyen gözü tok insanlarız." -A. N. Asya. 2. Hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek:
Beni affedin, gelemeyeceğim. 3.
(-den) Görev veya işten çıkarmak.
almak (-i) 1. Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak:
"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." -N. Cumalı. 2.
(-i, -den) Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak:
Çocuğu okuldan aldı. 3. Birlikte götürmek. 4.
(nsz) Satın almak:
"Biz bir ya da iki parti alır, çekiliriz piyasadan." -N. Cumalı. 5.
(nsz) Ele geçirmek, fethetmek:
"Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş." -Ö. Seyfettin. 6.
(nsz) İçine sığmak:
Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır. 7.
(-e, nsz) Kabul etmek:
Evine kiracı almak. 8.
(nsz) Kendine ulaştırılmak, iletilmek:
Mektup almak. Haber almak. 9.
(nsz) İçeri sızmak, içine çekmek:
Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış. 10.
(nsz) Erkek, kadınla evlenmek:
"O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü." -M. Ş. Esendal. 11.
(-i, nsz) Sürükleyip götürmek:
Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı. 12.
(nsz) Kazanmak, elde etmek. 13.
(nsz) Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak:
Soğuk almak. Ceza almak. 14.
(-i, nsz) Bürümek, sarmak, kaplamak:
Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi. 15.
(-den) Kısaltmak, eksiltmek:
Ceketin boyundan almak. 16.
(nsz) Yolmak, koparmak:
Kaş almak. 17. Yerini değiştirmek, çekmek. 18. Temizlemek:
Karyolanın altını süpürge ile al. Örümcekleri al. 19.
(-i, -e) İçeri girmesini sağlamak:
"Sevdiği delikanlıyı gece evine almış." -N. Cumalı. 20.
(nsz) Tat veya koku duymak:
Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır. 21.
(-i, -e) Örtmek, koymak:
Paltosunu sırtına aldı. 22.
(-i, -e) ... gibi anlamak:
Bir sözü şakaya almak. 23.
(-i, -de) Yol gitmek, mesafe katetmek:
O yolu bir saatte alırsınız. 24.
(-i, -den) Çalmak:
Cebimden saatimi almışlar. 25. Soldurmak:
Güneş perdelerin rengini aldı. 26. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak:
Dalağını aldılar. 27.
(nsz) Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek:
"Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı." -H. Taner. 28.
(nsz) Göreve, işe başlatmak:
Yeni bir kapıcı aldı. 29.
(-den) Görevden, işten çekmek. 30.
(nsz) Başlamak:
"Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur" -Halk türküsü. 31.
(-den) Davranış veya makam değiştirmek:
Aşağıdan almak. Tizden almak. 32.
(nsz) İçecek veya sigara içmek:
Tadına bakmak için bir yudum aldım. 33.
(nsz) Yutmak, kullanmak:
İlaç almak. 34.
(-den, nsz) Kazanç sağlamak:
Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar. 35. Gidermek, yok etmek:
İçine biraz su koy, tuzunu alır.