varlık ne demek?
- 10 sözlük, 12 sonuç.BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü
varlık anlamı İng. being Osm. mevcudiyet Lat.ens, esse Alm.Sein Fr. être to on, einai
Felsefenin temel kavramlarından biri; ilkin Parmenides kullanmış. 1- Var olan şey; var olduğu söylenen şey; var olanın varoluşu. (Var olan şeylerle varlık arasındaki ayrım, doğru ile doğruluk arasındaki ayrım gibidir; doğru olan birçok şeyler vardır, ama doğruluk bu birçok doğrularda bir ve aynıdır.) Aristoteles'te "varolanların varlığı", var olanların çokluğu içinde ortak olan, özdeş olan. 2- Oluş ve yok oluşun karşıtı olarak: Kalıcı olan, gelip geçici olmayan. 3- Bütün var olanları içine alan en genel kavram. 4- Görüntünün karşıtı olarak gerçekten var olan. // Varlık, gerçek (real) varlık, düşüncel (ideal) varlık olarak ayrılır: Gerçek varlık çoğunlukla varoluş (existentia) olarak, düşüncel varlık öz (essentia) olarak gösterilir. Gerçek varlık gerçekliğini nesnelerden, olaylardan, kişilerden alan şeydir, uzay-zaman içindedir, bireyseldir, tektir; düşüncel varlık ise uzay-zaman-dışıdır, duyularla algılanamaz, elle tutulur gerçekliği yoktur; bu anlamda değerler, matematik ve mantığın kavramları düşüncel varlıklardır.
Felsefenin temel kavramlarından biri; ilkin Parmenides kullanmış. 1- Var olan şey; var olduğu söylenen şey; var olanın varoluşu. (Var olan şeylerle varlık arasındaki ayrım, doğru ile doğruluk arasındaki ayrım gibidir; doğru olan birçok şeyler vardır, ama doğruluk bu birçok doğrularda bir ve aynıdır.) Aristoteles'te "varolanların varlığı", var olanların çokluğu içinde ortak olan, özdeş olan. 2- Oluş ve yok oluşun karşıtı olarak: Kalıcı olan, gelip geçici olmayan. 3- Bütün var olanları içine alan en genel kavram. 4- Görüntünün karşıtı olarak gerçekten var olan. // Varlık, gerçek (real) varlık, düşüncel (ideal) varlık olarak ayrılır: Gerçek varlık çoğunlukla varoluş (existentia) olarak, düşüncel varlık öz (essentia) olarak gösterilir. Gerçek varlık gerçekliğini nesnelerden, olaylardan, kişilerden alan şeydir, uzay-zaman içindedir, bireyseldir, tektir; düşüncel varlık ise uzay-zaman-dışıdır, duyularla algılanamaz, elle tutulur gerçekliği yoktur; bu anlamda değerler, matematik ve mantığın kavramları düşüncel varlıklardır.
BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü
varlık anlamı
bakınız» aktif
bakınız» aktif
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
BSTS / Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü
varlık anlamı İng. fortune, richness Osm. servet Fr.fortune, richesse
Kişilerin belirli bir anda elinde bulundurduğu ekonomik değerlerin tümü.
Kişilerin belirli bir anda elinde bulundurduğu ekonomik değerlerin tümü.
BSTS / Toplumbilim Terimleri
varlık anlamı İng. being Osm. vücut Fr. être
Bilinçten bağımsız olarak var olan nesnel dünya ya da özdek.
Bilinçten bağımsız olarak var olan nesnel dünya ya da özdek.
Güncel Türkçe Sözlük
varlık, -ğı anlamı
is. 1. Var olma durumu, mevcudiyet: "Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." -O. V. Kanık. 2. Var olan her şey: "Her varlık bir yaratıktır. Her yaratık da canlı." -N. F. Kısakürek. 3. Para, mal, mülk, zenginlik, variyet. 4. Önemli, yararlı, değerli şey: "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar." -Anayasa. 5. Ömür, hayat: "Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben." -A. K. Tecer. 6. Canlı varlıkların sayısal yoğunluğu veya dağılımı, popülasyon. 7. fel. Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey.
is. 1. Var olma durumu, mevcudiyet: "Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." -O. V. Kanık. 2. Var olan her şey: "Her varlık bir yaratıktır. Her yaratık da canlı." -N. F. Kısakürek. 3. Para, mal, mülk, zenginlik, variyet. 4. Önemli, yararlı, değerli şey: "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar." -Anayasa. 5. Ömür, hayat: "Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben." -A. K. Tecer. 6. Canlı varlıkların sayısal yoğunluğu veya dağılımı, popülasyon. 7. fel. Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey.
Kişi Adları Sözlüğü
Varlık anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Kız
1. Zenginlik, para, mal mülk. 2. Önemli, yararlı, değerli. 3. Yaşam, hayat. 4. Var olan her şey.
Cinsiyet: Erkek
1. Zenginlik, para, mal mülk. 2. Önemli, yararlı, değerli. 3. Yaşam, hayat. 4. Var olan her şey.
Cinsiyet: Kız
1. Zenginlik, para, mal mülk. 2. Önemli, yararlı, değerli. 3. Yaşam, hayat. 4. Var olan her şey.
Cinsiyet: Erkek
1. Zenginlik, para, mal mülk. 2. Önemli, yararlı, değerli. 3. Yaşam, hayat. 4. Var olan her şey.
Türkçe - İngilizce
varlık anlamı
isim
1) asset
2) entity
3) being
4) wealth
5) presence
6) existence
7) property
8) creature
9) means
10) estate
11) possession
12) subsistence
13) stock
14) possessions
15) havings
16) circumstances
17) circumstance
18) critter
isim
1) asset
2) entity
3) being
4) wealth
5) presence
6) existence
7) property
8) creature
9) means
10) estate
11) possession
12) subsistence
13) stock
14) possessions
15) havings
16) circumstances
17) circumstance
18) critter
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
vârlık anlamı
Varlık
Varlık
Uşak
Yerleşim Birimleri Sözlüğü
Varlık anlamı
Adıyaman ili, Kuyucak bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Adıyaman ili, Kuyucak bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Varlık anlamı
Artvin ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Artvin ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Varlık anlamı
Şırnak ili, Dicle bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Şırnak ili, Dicle bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
varlık eş anlamlısı
hayat
(I) is. (haya:tı) 1. Canlı, sağ olma durumu. 2. Yaşam: "Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım." -H. F. Ozansoy. 3. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı: Köy hayatı. Gece hayatı. 4. Meslek: "Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı." -R. N. Güntekin. 5. Geçim şartlarının bütünü: "Hayatımı yazılarımla kazanırım." -H. E. Adıvar. 6. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma: Bu köyde hiç hayat yok. 7. din b. Yazgı: Hayat onları bir türlü birleştirmedi. 8. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü: Ayda hayat yok. 9. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi: Atatürk'ün hayatı.
(I) is. (haya:tı) 1. Canlı, sağ olma durumu. 2. Yaşam: "Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım." -H. F. Ozansoy. 3. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı: Köy hayatı. Gece hayatı. 4. Meslek: "Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı." -R. N. Güntekin. 5. Geçim şartlarının bütünü: "Hayatımı yazılarımla kazanırım." -H. E. Adıvar. 6. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma: Bu köyde hiç hayat yok. 7. din b. Yazgı: Hayat onları bir türlü birleştirmedi. 8. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü: Ayda hayat yok. 9. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi: Atatürk'ün hayatı.
hayat
(II) is. hlk. 1. Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa. 2. Avlu. 3. Balkon. 4. Sundurma.
(II) is. hlk. 1. Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa. 2. Avlu. 3. Balkon. 4. Sundurma.
mal
is. 1. Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü: "Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı." -Ö. Seyfettin. 2. Büyükbaş hayvan: "Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş, zayıflamıştı." -N. Araz. 3. tic. Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia. 4. mec. Bayağı, aşağılık, kötü kimse: Onun ne mal olduğunu bilirim. 5. argo Esrar. 6. kaba Orospu.
is. 1. Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü: "Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı." -Ö. Seyfettin. 2. Büyükbaş hayvan: "Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş, zayıflamıştı." -N. Araz. 3. tic. Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia. 4. mec. Bayağı, aşağılık, kötü kimse: Onun ne mal olduğunu bilirim. 5. argo Esrar. 6. kaba Orospu.
mevcudiyet
is. (mevcu:diyet) esk. 1. Varlık: "Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur." -Atatürk. 2. fel. Varoluş.
is. (mevcu:diyet) esk. 1. Varlık: "Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur." -Atatürk. 2. fel. Varoluş.
mülk
is. 1. Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal. 2. Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı. 3. esk. Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke: Adalet mülkün temelidir.
is. 1. Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal. 2. Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı. 3. esk. Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke: Adalet mülkün temelidir.
ömür
is. 1. Yaşam: "Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni." -Yunus Emre. 2. mec. Çok hoşa giden şey: Bu adamın arkadaşlığı ömürdür.
is. 1. Yaşam: "Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni." -Yunus Emre. 2. mec. Çok hoşa giden şey: Bu adamın arkadaşlığı ömürdür.
para
is. 1. ekon. Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit. 2. Kazanç: "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir." -S. F. Abasıyanık. 3. esk. Kuruşun kırkta biri.
is. 1. ekon. Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit. 2. Kazanç: "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir." -S. F. Abasıyanık. 3. esk. Kuruşun kırkta biri.
popülasyon
is. (l ince okunur) 1. Varlık. 2. Nüfus.
is. (l ince okunur) 1. Varlık. 2. Nüfus.
variyet
is. (va:riyet) hlk. Varlık, zenginlik.
is. (va:riyet) hlk. Varlık, zenginlik.
"varlık" için örnek kullanımlar
Zamanın tek yaygın sanat dergisinde, Varlık'ta yayınlanması..
Time, the only common art magazine, an entity publishing ta ..
Kaynak: sabah.com.trÖzellikle sol kanatta Caner birkaç parlama dışında hiç varlık gösteremedi.
Caner, especially on the left wing to show no presence outside of a few flare.
Kaynak: goal.comOyunda hiçbir varlık gösteremeyen Mersin İdmanyurdu ilk tehlikeli atağını 31.
The first dangerous attack of Mersin Idmanyurdu no assets to demonstrate Game 31
Kaynak: ntvspor.netBunlardan 745'i kültürel, 188'i doğal ve 29'u da hem kültürel hem doğal varlık.
745'i of these cultural and 188 natural and 29 cultural and natural assets also.
Kaynak: haber3.comVarlık, felsefe nin temel kavram larından birisidir. Var olan ya da varolduğu söylenen şey , varlık kavramının içeriğini oluşturur.
Kaynak: Varlık
Kaynak: Varlık
Ontoloji ya da varlık felsefesi, temel sorun u varlık olan felsefi disiplin. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin
Kaynak: Ontoloji
Kaynak: Ontoloji
Hami varlık, (protector spirit), pek çok tradisyon da, eski uygarlık larda ve çeşitli din lerde çeşitli adlarla sözü edilen, her insana
Kaynak: Hami varlık
Kaynak: Hami varlık
Varlık (kavram); varlık kavramı. Varlık (İran dergisi); İran'da bir dergi. Varlık (Türkiye dergisi); Türkiye'de bir dergi. Varlık
Kaynak: Varlık (anlam ayrımı)
Kaynak: Varlık (anlam ayrımı)
Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık
Kaynak: Devlet
Kaynak: Devlet
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
