Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

aktif ne demek?

 - 5 sözlük, 5 sonuç.

BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü

aktif anlamı İng. asset
1. Bilânçonun alacaklı yanı. 2. Gerçek veya tüzel bir kişinin sahip olduğu maddi değer taşıyan mal ya da gayri maddi haklar. krş. sabit varlıklar, cari varlıklar, reel varlıklar, mali varlık, vadeye göre varlıklar

BSTS / Patoloji Terimleri Sözlüğü

aktif anlamı İng. active
Etkin, işler durumda, tesirli.

Güncel Türkçe Sözlük

aktif anlamı
sf. 1. Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal: "Farkına varmadan ezbercilikten kurtulup aktif araştırıcı olmuşsunuz." -H. Taner. 2. Etkili, etken. 3. is. db. Etken. 4. is. ekon. Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü.

Türkçe - İngilizce

aktif anlamı
sıfat
1) active
2) real
isim
1) assets

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü

aktif anlamı Fr.actif
1. Etkin, canlı, hareketli, çalışkan: "Fakat şu vardı ki, Yahya Kemal gibi aktif politikaya hiç karışmamış ve hele Yakup Cemil denilen bir eli tabancalı komitacı ile ..." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 123. § "Çünkü yayının saati yok, basının olmadığı gibi. Yaratının hiç yok. Sürekli aktiflik"-Adalet Ağaoğlu, Sen türkiye'ninEn Güzel Kazasısın, 161. § "Hiçliği aktif bir hâle ve dile getiren nihilizm, manasız bulduğu bir dünyada insanları, içkiye, kumara, behimi zevklere ve maceralara yahut intihara sürükler." -Peyami Safa, Din-İnkılap-İrtica, 23. 2. Etkili, etken: § "Ayrıca Will, tarihimizde ilk kez Yeni Zelandalı olarak uluslararası bir olayda aktif yer almamızın önemini hatırlatıyor." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 59. 3. Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü. 4. Etken.

aktif eş anlamlısı

canlı
sf. 1. Canı olan, diri, yaşayan: "Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı." -N. Cumalı. 2. Hareketli, hayat dolu, dinamik: "Yeni ufuklar arıyor, insanlarla daha geniş, canlı ilişkiler kurmak istiyordum." -A. Ağaoğlu. 3. Güçlü, etkili. 4. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk). 5. is. Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. 6. is. Canlı yayın. 7. zf. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde: "Umut iyidir. İnsanı canlı ve güçlü tutar." -A. Kutlu.
çalışkan
sf. Gayretli, çalışmayı seven, faal: "Bundan başka saygılı, temiz ve çalışkan bir kızdı." -H. E. Adıvar.
etken
is. 1. Etki eden şey, faktör: "Yazınımızın gelenek değiştirmesine bağlı olarak değişik etkenleri var bu durumun." -N. Cumalı. 2. kim. Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir. 3. db. Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı: Kırmak, bilmek etken fiillerdir.
etkili
sf. Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik: "Hayli etkili bir yer altı çalışması yapılıyormuş." -A. İlhan.
etkin
sf. 1. Hareketli, işleyen, çalışan, etkili, faal, aktif, dinamik. 2. fel. Fiilde bulunan, etkinlik gösteren, edilgin karşıtı. 3. kim. Kimyasal tepkimelere katılma yatkınlığı gösteren (molekül, atom).
faal
sf. (l ince okunur) 1. Çok çalışan, çalışkan, canlı, hareketli, aktif: "Medeni milletler arasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lazımdır." -F. R. Atay. 2. Çalışır durumda olan. 3. Etkin.
hareketli
sf. 1. Hareketi olan, yer değiştirebilen, devingen, müteharrik, mobilize. 2. Canlı, kıpırdak: "Ben olsam daha hareketli birini seçerdim ama zevkine saygı gösteriyorum." -İ. O. Anar.

"aktif" için örnek kullanımlar

Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.
However, a part of the active link to the news article and alıntılanabilir given.
Kaynak: dunyabulteni.net
Lübnan, Suriye'nin Arap Birliği üyeliğinin aktif hale getirilmesini istedi.
Lebanon, Syria, the Arab League asked for the introduction of membership is activated.
Kaynak: timeturk.com
Peki ama sosyal medyayı daha hızlı ve aktif bir şekilde nasıl kullanabiliriz?
But how to use social media more quickly and in an active way?
Kaynak: gazeteciler.com
Bütün kanatları kesen bir ismin süreçte aktif olması hepimiz için bir şans.
All blades that cut a chance for all of us to be active in the process of a name.
Kaynak: haber.stargazete.com
Biyokimya da aktif bölge, bir enzim üzerinde substrat ların bağlanıp bir kimyasal reaksiyon a girdiği yerdir. şekilde bir aktif bölgeden
Kaynak: Aktif bölge
Aktif koruma sistemi zırhlı savaş araçları nı saldırılardan korumak için uygulanan sistemlerinin bütününe verilen addır. türlü aktif
Kaynak: Aktif koruma sistemi
Yüzey aktif maddenin ingilizce karşılığı olan surf ace act ive a ge nt sözcüklerinin harflerinden oluşan bir kısaltma olan surfactant
Kaynak: Yüzey aktif madde
Organik güneş hücresi güneşten gelen ışığı aktif polimer tabakası ile absorbe eden ve doğrudan elektrik enerjisine çeviren bir cihazdır.
Kaynak: Organik güneş pili
RNA interferaz veya RNA girişimi (RNAi) , canlı hücreler içinde yer alan ve hangi genlerin aktif olacağını ve nasıl aktif olacaklarını
Kaynak: RNA interferaz
Bir sistemin görünür gücü S değişmez, ancak faz farkına bağlı olarak görünür gücün bileşenleri olan aktif ve reaktif güç değişir.
Kaynak: Kompanzasyon
17 Şubat 1963) emekli ABD 'li profesyonel basketbolcu ve aktif işadamıdır. ABD profesyonel basketbol ligi NBA 'in resmi sitesine göre, "
Kaynak: Michael Jordan
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.