görev is. 1. Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. 2. İşlev. 3. Resmî iş, vazife:
"Cavit Bey, görevi ona verdiği gün, Abdi Bey çok sevinmişti." -A. İlhan. 4. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon. 5.
db. Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. 6.
fizy. Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. 7.
mat. Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi.
ödev is. 1. Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe:
"Şimdiye kadar ihmal ettiğim için kendimi suçlu saydığım bir ödevi yerine getirdim." -N. Hikmet. 2. Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma:
"Öğretmenleri ödev vermiş, ders çalışıyorlar." -A. Ümit.