kâr is. (kâ:rı) 1. Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. 2. İş. 3.
mec. Yarar, fayda:
Bundan benim hiçbir kârım yok. 4.
ekon. Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. 5.
tic. Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark.
kazanç is. 1.
tic. Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü:
Aylık kazanç. 2.
mec. Yarar, çıkar, kâr:
"Yarı keyif, yarı kazanç için balıkçılık sanatında karar kılmıştı." -S. F. Abasıyanık.
vurgun is. 1. Kolayca ve haksız ele geçen kazanç. 2. Sıcak, soğuk, dolu vb. etkilerle ürünlerde görülen zarar:
Dolu vurgunu elma. 3. Çok derinlerdeki suyun basıncı dolayısıyla iki akıntı arasında sıkışıp kalma, düzenli hava alıp verememe, birden su yüzüne çıkma vb. durumlarda dalgıcın uğradığı inme veya ölüm. 4.
sf. Silahla yaralanmış olan. 5.
sf. mec. Birine veya bir şeye vurulmuş, bağlanmış, sevmiş olan, sevdalı, âşık:
"Onun da kendisine vurgun olduğuna gönülden inanmaktadır." -T. Buğra.