gücendirmek
(-i) Gücenmesine yol açmak, gönlünü kırmak, incitmek: "Bazı şairleri kırmaktan, gücendirmekten çekindiğimden değil, haksızlık olacağına inandığımdan başvurmuyorum bu yola." -N. Cumalı.

incitmek
(-i) 1. İncinmesine yol açmak: "Sol ayağımı geçen gün biraz incitmiştim." -A. Gündüz. 2. mec. Kötü söz veya davranışla birini kırmak, üzmek: "Bu gibi işlerin halkı incitmeyeceğini söylediler." -M. Ş. Esendal.

kırmak
(-i) 1. Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak: Taşları kırmak. Bardağı kırmak. 2. İri parçalara ayırmak. 3. (nsz) Belirli bir biçimde katlamak: Forma kırmak. 4. Öldürmek, yok olmasına neden olmak: Bu yıl soğuk hayvanları kırdı. 5. Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek: "Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu." -H. Taner. 6. Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek: "Sizin hatırınızı kırmamak için işte gelip misafir oluyorum; fakat bu yaşımda misafirle uğraşacak hâlim yok." -H. Z. Uşaklıgil. 7. Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak. 8. Vücut kemiklerinden birini parçalamak: "Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!" -O. C. Kaygılı. 9. Tahılı iri ve kaba öğütmek. 10. (-e) Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek: "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun." -B. Felek. 11. mec. Yok etmek: Direncini kırmak. Hevesini kırmak. 12. mec. Gücünü, etkisini azaltmak: "Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış." -B. Felek. 13. argo Kaçmak, uzaklaşmak. 14. (nsz) tic. Değerinden düşük fiyata almak: Bono kırmak. Çek kırmak.

Birini yaralamak, birini öldürmek zaten hapis cezasını gerektirir.Kaynak: posta.com.tr

Mayın, kara taşıtlarını, gemi leri veya hava araçlarını tahrip ya da hasar vermek, personeli yaralamak, öldürmek veya diğer şekillerde
Kaynak: Mayın

Gürz, topuz veya bozdoğan, düşmanı yaralamak ve zırhını parçalamak amacıyla yakın çatışmada kullanılan, üzerinde boğumlar olan ve bir ucu
Kaynak: Gürz

Ongun hayvanlarını yemek, yaralamak ve öldürmek yasaktır. Kabileler bu hayvandan türediklerine inanırlar. Yasaklara uymayanın başına
Kaynak: Ongun Han

Mayınlar bir insanı öldürmekten çok üzerine basan kişiyi yaralamak amaçlıydı. Bu mayınlar ABD Ordusu tarafından Khe Sanh Çatışması
Kaynak: Çakıl mayınlar

Bu zamanlarda insan yaralamak için değil de daha fazla tarım ve avcılıkta kullanılıyordu. En çok seyyar satıcılar ve zamanın avcılıkla
Kaynak: Makapi

"yaralamak değil öldürmek" gerekliliğinin %100 olduğu yerlerde bu kalibrenin üstünlüğü tartışılmazdır. SSCB yapımı silahlarda bu sorun
Kaynak: 7.62x51mm NATO

Daha sonra 2011'de eski sevgilisinin erkek arkadaşını bıçaklayarak yaralamak suçundan üç yıl sekiz ayı tecilli olmak toplam beş yıl hapis
Kaynak: Samy Naceri

Teslim olmuş askerleri öldürmek ya da yaralamak; uzuv keserek fiziksel olarak sakat bırakmak; kişinin ölüme sebebiyet verecek ya da onun
Kaynak: Savaş suçu

Bedel gerektiren cinayetler: İhramlıyken avlanmak, yasak hayvanları yaralamak, yumurtasını almak, bitkileri koparmak kesmek. Ayrıca bakınız
Kaynak: Umre

ve jilet keskinliğindeki sarkaç anlatıcıyı yaralamak üzeredir Anlatıcı sarkacın keskin ucunun "tıslama" şeklinde çıkardığı sesten bahseder.
Kaynak: Kuyu ve Sarkaç

Azami Menzil Azami Menzil bir silahın mermisinin gidebildiği fakat istenilen zararı(yaralamak,zırh delmek vs.) veremediği alandır.
Kaynak: Ateşli silahlar

Mahvetmek, yaralamak veya yıkmak bir insanın yapabileceği en kötü şeydir. Bir savaşçının doğru yolu böyle bir katliamı engellemektir - bu
Kaynak: Morihei Ueshiba

Avlarını yaralamak, yakalamak ve ezmek için bu organelleri kullanırlar. Ayrıca dokunum organı görevi de görürler. Pedipalplerin üzerinde
Kaynak: Akrep

El Hacı 1 Şubat'ta sivil polisler tarafından tutuklandı ve 3 Şubat'ta arabasıyla bir kişiyi yaralamak suçundan hakkında dava açıldı.
Kaynak: Libya İç Savaşı