Rekabet avantajının özünde de bu fark
yaratabilmek meselesi var.
At the core of competitive advantage, there is the issue of this make a difference.
Kaynak: odatv.comÇünkü Tolunay Kafkas, kafasındaki takımı
yaratabilmek için yazın geniş çaplı bir transfer operasyonuna girişecek.
Because Tolunay Caucasian, head, transfer to a large-scale operation, engage, set type to create.
Kaynak: trtspor.com.trDrogba gibi bir dünya yıldızından da vazgeçmeyen İmparator'un asıl hedefi bu iki ismi forvet hattında kullanırken, güçlü bir orta saha kurgusu da
yaratabilmek.
Drogba is a world star, like the Emperor give up the forward line, the main objective of using these two names, editing or creating a strong midfield.
Kaynak: sporx.comZaman etüdü (Time Study,ing), gelişme olanağı
yaratabilmek amacıyla, belirli bir faaliyeti ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen tüm
Kaynak: Zaman etüdüİş etüdü, gelişme olanağı
yaratabilmek amacıyla, belirli bir olayı ya da etkinliği ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen tüm kaynakları
Kaynak: İş etüdüöldürülerek (şok
yaratabilmek veya kurguda kırılma noktası oluşturabilmek için) aslında bu yaratılan karakterin başkahraman olmadığı gösterilir.
Kaynak: Hatalı başkahramanDiğer yerleşik araçlar, GUI uygulamaları, web tasarımcısı, sınıf tasarımcısı ve veritabanı şema tasarımcısı
yaratabilmek için bir form
Kaynak: Microsoft Visual StudioTiberius, kendi grottosunu tıpkı Odysseia 'da bahsedilen Polyphemus 'un mağarasına benzetebilmek ve mitolojik bir dekor
yaratabilmek için
Kaynak: Grottoiçin üretilmiş eser Kostümlü dramalarda belirli bir dönemin ambiyansını
yaratabilmek için genellikle gösterişli kostüm ve dekorlar kullanılır.
Kaynak: Kostümlü dramaKafasında olması gereken doğru bir dünya düşledi ve sonra onu, hepimiz için gerçekte
yaratabilmek için çalıştı" dedi. Çocukluğu ve eğitimi
Kaynak: Harvey MilkTeddy'den zaman ayarlı yangın çıkarma düzeneğini alan Ned, cinayetin işleneceği hafta sonu kendisine bir mazeret
yaratabilmek için önce
Kaynak: Vücut IsısıBu eserleri
yaratabilmek için, ressam kolajlar ya da maketler kullandı. 1990'larda, Stella kamu alanları için heykeller yarattı ve mimari
Kaynak: Frank Stellayüzyılı hisssettirmesi gerektiğini düşündüm - bu etkiyi
yaratabilmek için bir yaylı dörtlüsünü etkin şekilde kullanabileceğime karar
Kaynak: Drakula (film, 1931)Raporda tarım ürünleri için ortak bir pazar
yaratabilmek için üç koşul bulunmaktadır. Birincisi, altı üye ülkeler arasında sadece ticaret
Kaynak: Spaak RaporuParis Komünü'nün başlangıcında da bulundu; daha sonra uluslar arası destek
yaratabilmek umuduyla yurtdışına çıktı. Lavrov 1872'de Zürih'e
Kaynak: Pyotr LavrovAlican Yıldırım'a göre "Sanki bir olay
yaratabilmek için uydurulmuş bu rastlantılar filmin olay örgüsünün sahte olduğu izlenimi veriyor
Kaynak: Merkez İstasyonudönemde Catherine, tahtın papalıktan bağımsızlığını savunmak, ülkede barışı korumak ve bir hoşgörü ortamı
yaratabilmek için bütün gücüyle çalıştı.
Kaynak: Catherine de MédicisArkadaşlarını bularak şehrin düzenini sağlamak ve geçmişteki birlikteliklerini yeniden
yaratabilmek, artık sadece Leonardo ve Efendi
Kaynak: Ninja Kaplumbağalar (film, 2007)Diğer bir ifadeyle, daha güçlü bir etki
yaratabilmek için, reklamlarda kullanılan mizah, eğlenceli haller, yüksek yaşam standartları,
Kaynak: ReklamBu durumu
yaratabilmek için hiçbir topu kaçırmamak ve hiçbir faul yapmamak gerekir. Snooker'da yapılabilecek en yüksek seri 147'lik
Kaynak: SnookerRessam, resim tarihinden örnek aldığı tüm bu örnekleri çağdaşlarına benzemeyen kendi tek eserini
yaratabilmek için kullandı.
Kaynak: Bellelli AilesiMercek etkisi
yaratabilmek için MACHO'ların mercekten daha küçük boyutlu olmaları gerekir, yani MACHO'ların boyutları 1 astronomi birimi
Kaynak: Büyük kütleli sıkı halo cisimleri