acınmak (-e) 1. Acıma işine konu olmak:
"Günlerce elin, dile gelmeyen çocuğunu bağrına basan fabrika sahibine acındı." -L. Tekin. 2.
(nsz) Başkasının hesabına üzülmek, yazıklanmak, yerinmek, eseflenmek:
"Kızlar gitti diye pınar ağladı / Acındı yüreğim yandı pınara" -Karacaoğlan.
teessüf etmek1) acımak, üzülmek, yazıklanmak:
"İdraksiz, şuursuz geçen günlerimiz için teessüfler edeceksiniz." -Ö. Seyfettin. 2) kınamak.
üzülmek (nsz) 1. Üzme işine konu olmak:
"Karısının düştüğü bu hâle üzülmek şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi." -R. N. Güntekin. 2. Üzüntü duymak, kaygılanmak:
"Bu apartmandan başka yere gideceksiniz diye üzülüyorum." -P. Safa.