Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

yenmek ne demek?

 - 4 sözlük, 9 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

yenmek, -er anlamı
(I) (-i) 1. Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek: "Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." -A. Ş. Hisar. 2. Kazanmak, ütmek. 3. mec. Tutmak, bastırmak: "Öfkemi yenmek için Ömer ile konuşuyorum, ona kaplan avı hikâyeleri anlatıyorum." -R. H. Karay.
yenmek, -ir anlamı
(II) (nsz) 1. Yemek işine konu olmak: Yemekler yenmiş. Bu meyve yenmez. 2. Aşınmak: Ceketin dirsek yeri yenmiş.

Tarama Sözlüğü

yeñmek anlamı
Dayanmak, tahammül etmek, galebe etmek, karşı durmak.

Türkçe - İngilizce

yenmek anlamı
fiil
1) beat
2) defeat
3) conquer
4) overpower
5) down
6) vanquish
7) prevail
8) outdo
9) master
10) discomfit
11) whop
12) outclass
13) swamp
14) break
15) clobber
16) win over
17) cut out
18) triumph
19) trounce
20) wear down
21) bear down
22) circumvent
23) trim
24) subjugate
25) lick
26) worst
27) best
28) beat all hollow
29) annihilate
30) checkmate
31) confound
32) whip
33) whelm
34) wallop
35) outgo
36) thrash
37) floor
38) surmount
39) knock out
40) smash
41) slam
42) skunk
43) land
44) pip
45) outbox
kelime öbeği
1) give a beating
2) bear the bell
3) carry away the bell
4) get the better of
5) wipe the floor with

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

yénmek anlamı
İnmek.

Karakoyunlu, Şağamon -Kars
-Erzurum
*Antakya -Hatay
Çandırlar -Adana

yenmek anlamı
İnmek.

Karakoyunlu, Şağamon -Kars
-Erzurum
*Antakya -Hatay
Çandırlar -Adana

yenmek anlamı
< ET inmek: inmek. || enmek || eynmek || inmek || ünmek || yinmek
yenmek anlamı
< ET yeñmek: yenmek; kazanmak; üstün gelmek. || yengmek || yenkmek
yenmek anlamı
Mola vermek

Çüngüş, Çermik Diyarbakır

yenmek eş anlamlısı

aşınmak
(nsz) 1. Birbirine sürtünerek incelmek. 2. Eskimek, yıpranmak. 3. Çıkıntıları silinmek, düzleşmek.
bastırmak
(-i) 1. Basma işini yaptırmak: "Çok güçlüydü, bastırdı, omuzlarını yatağa yapıştırdı âdeta." -T. Dursun K. 2. Zararlı bir olayı önlemek: Yangını bastırmak. 3. Durdurmak: İsyanı bastırmak. 4. Üstünlüğünü göstermek: "Şişman, kısa boylu bir yüzbaşı usulsüzlükte, şarlatanlıkta, inatta hepimizi bastırıyor." -Ö. Seyfettin. 5. Bir kumaşın kenarını kıvırıp dikmek. 6. Gidermek: "Heyecanını bir türlü bastıramıyor." -N. Araz. 7. Hemen söylemek: Cevabı bastırdı. 8. (nsz) Ansızın birinin yanına gitmek: "Ama bir evi tek başına çeviren, o evin düzeninden sorumlu kadınlar ansızın bastıran konuktan her zaman tedirgin olurlar." -O. Rifat. 9. (nsz) Birdenbire gerçekleşmek ve pek çok etki göstermek: "Kış bastırdığında bu sıcağa rahmet okursunuz." -A. Kulin. 10. (-e) Baskı yapmak, üzerine iyice düşmek: "Köyün ihtiyarları da Feyziye'nin babasına bastırmışlar, onları bağışlatmışlar." -E. Bener. 11. hlk. Kümes hayvanlarını kuluçkaya yatırmak.
kazanmak
(-i) 1. Kazanç sağlamak: "Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." -P. Safa. 2. (nsz) Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek: "Böyle yazılara hiç cevap vermeyiz ve yazı çok ağırsa dava açarak çok defa kazanırız." -B. Felek. 3. Çıkmak, isabet etmek. 4. Edinmek, sahip olmak: "Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır." -R. N. Güntekin. 5. (nsz) Tutulmak, yakalanmak: Huy kazanmak. Dert kazanmak. 6. Kendinden yana çekmek: "Bu genç şairin dostluğunu kazanmak için hiçbir külfete katlanmadım." -M. Ş. Esendal. 7. (-den) Ele geçirmek, fethetmek, kazanç sağlamak: Düşmandan yer kazanmak. 8. Yenmek, galip gelmek: "İşte kesin muharebeyi bu manevi kudret kazanacaktır." -R. E. Ünaydın.
tutmak
(-i) 1. Elde bulundurmak, ele almak: "Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." -Ö. Seyfettin. 2. Ele geçirmek, yakalamak: "Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." -Ö. Seyfettin. 3. Avlamak: "Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." -R. H. Karay. 4. Yanında bulundurmak, alıkoymak: Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım! 5. Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek: "Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." -S. F. Abasıyanık. 6. Kaplamak: "Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." -T. Buğra. 7. Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak: "Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." -S. F. Abasıyanık. 8. Denetimi ve yetkisi altına almak. 9. Desteklemek, birinden yana çıkmak. 10. Benimsemek, beğenmek: "Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." -T. Buğra. 11. Gereğini yapmak, yerine getirmek: Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti. 12. Uygun gelmek, çelişmez olmak: "Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." -R. N. Güntekin. 13. Kapatmak, sarmak. 14. Hizmetine almak veya kiralamak: "Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim." -P. Safa. 15. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek: Yapıyı geniş tuttu. 16. Girişmek, yapmak: "Askerden sonra ne iş tutacağını bilmemek kahrediyordu Yusuf'u." -S. F. Abasıyanık. 17. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak: "Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." -M. Ş. Esendal. 18. Ulaşmak, varmak: "Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." -S. M. Alus. 19. Para toplamı ...-e varmak: Aldığım şeyler bin lira tuttu. 20. Uğramak: Vapur İzmir'i tutmayacakmış. 21. Herhangi bir durumda bulundurmak: "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." -H. Taner. 22. Varsaymak, farz etmek: "Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." -M. Ş. Esendal. 23. (-i, -e) Hedef olarak almak: Taşa tutmak. 24. (-i, -e) Alacağa veya vereceğe saymak: On bin lirayı borcunuza tuttum. 25. (-i, -e) Yaklaştırmak: "Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." -A. Ş. Hisar. 26. Kullanmak: Yaşmak tutmak. Ustura tutmak. 27. Bağlamak: "Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." -B. S. Erdoğan. 28. (nsz) Beklenen sonucu vermek: "Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez." -Ş. Rado. 29. (nsz) İş görebilmek: "Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." -T. Buğra. 30. (nsz) Sürmek, zaman almak: Bu iş iki saat tuttu. 31. (nsz) Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak: Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu. 32. Giyinmesine yardım etmek: "Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır." -T. Buğra. 33. Sunmak: Konuklara şeker tutmak. 34. İşgal etmek. 35. İzlemek: "Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." -R. H. Karay. 36. Bırakmamak: "Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." -P. Safa. 37. Yönelmek: "Oyuncular ağır ağır soyunma odasının yolunu tuttular." -H. Taner. 38. Sarmak, bürümek: "Hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" -Halk türküsü. 39. Asılmak, kuvvetlice sarılmak: "Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." -P. Safa. 40. Bir kimsenin yerini almak: "Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." -Y. K. Karaosmanoğlu. 41. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek. 42. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak: Kapıyı açık tutmayın. 43. Bir yerde kalmasını sağlamak. 44. Yemek hafifçe yanmak. 45. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek: "Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." -C. Uçuk. 46. Biriktirmek, tasarruf etmek: "Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene." -M. Ş. Esendal. 47. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj. 48. Başlamak: "Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi." -F. R. Atay. 49. Bir şey düşünmek: Herkes aklından bir sayı tutsun. 50. sp. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak.
ütmek
(I) (-i) hlk. 1. Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek. 2. Taze buğday veya mısırı ateşe tutup pişirmek.
ütmek
(II) (-i) hlk. Utmak.

"yenmek" için örnek kullanımlar

Rakibimiz 7 yıl üst üste şampiyon olmuş bir ekibi yenmek isteyecek.
Competitors want to beat a team that has been a champion for 7 years in a row.
Kaynak: trtspor.com.tr
Fethi Şimşek: Fenerbahçe'yi evinde yenen takımı yenmek istiyoruz.
The Conquest Lightning: Fenerbahçe would defeat the team to beat.
Kaynak: maraton.com.tr
Bence bu da Plzen'in Fenerbahçe'yi yenmek için önemli bir şansı.
I think this is an important chance to beat Fenerbahçe in the Plzeň.
Kaynak: fanatik.com.tr
Bizim için önemli olan yenmek, yenilmek değil; orada oynayabilmek.
Is important for us to beat, losing is not play there.
Kaynak: spor.haberturk.com
Hava Direnci : Hava direncini yenmek için gerekli güç : NH RH . υ RH . v.75.270 NH Hava direncini yenmek için gereken güç (bg) υ Taşıt hızı
Kaynak: Otomobillerde oluşan dirençler
Çok hızlı olması, kalın kaşları ve yuvarlak gözleri ile dikkat çeken Lee, kendi grubundaki çok zeki ve güçlü olan Neji'yi yenmek
Kaynak: Rock Lee
Çalışma prensibinin en temel açıklaması bir dingil ile birlikte yaptığı dönme hareketi sayesinde sürtünme kuvvetini yenmek biçiminde
Kaynak: Tekerlek
Son İttifak, Elendil ve Gil-Galad 'ın ordularının oluşturduğu, elflerin ve insanların Sauron 'u yenmek için birlikte yer aldığı savaştır.
Kaynak: Son İttifak Savaşı
Scott, Ramona Flowers adında Amerikalı bir kıza aşık olmuştur ve onun "yedi kötü eski sevgili"sini yenmek zorundadır. Oyuncular
Kaynak: Scott Pilgrim vs. the World
"paranın fiyatı" olan faizi düşüreceği varsayımından hareketle- yenmek amacıyla uygulanırken; daraltıcı para politikası, enflasyon
Kaynak: Para politikası
İki hidrojen çekirdeği arasındaki dural elektriğin itici gücünü yenmek için yüksek miktarda erke (enerji) gerekmektedir, dolayısı ile bu
Kaynak: Önelcik-önelcik zincirleme tepkimesi
Aynı zamanda HeartGold ve SoulSilver'da onu elde etmek onaltı rozetleri aldıktan sonra ve Red(rakibini)'i yenmek gerekir. Bulbasaur seviye
Kaynak: Bulbasaur
Soğmak fiili, yenmek ve üzmek anlamları içerir. Soğuk sözüyle de ilgilidir. Sog kökü eski Türkçe ve Moğolcada aramak ve soluk anlamlarını
Kaynak: Sogto Han
Köyün isminin bir Pers istilasında Perslilerin Romalılar ı yenmek için yaptığı bir hileye dayandığı söylenmektedir. Buna göre petek petek
Kaynak: Koylav, İkizdere
Rivayete göre Dünya yı (prthivi ) alıp kozmik okyanus un dibine götüren rakşasa (iblis) Hiranyakşa 'yı yenmek için ortaya çıkmıştır.
Kaynak: Varaha
Puan farkını düzeltmek için sonraki maç Galatasaray'ı yenmek zorunda olan Beşiktaş, bu maçı da kaybedince yarıştan iyice koptu.
Kaynak: Beşiktaş Profesyonel Futbol Takımı 1971-72 sezonu
Kazan'ın düşüşünden sonra ufa bölgesindeki savaşçı Başkurtları yenmek için 3 yıl gerekecektir yenilecek ama boyun eğdirilmeyeceklerdir
Kaynak: Salavat Yulayev
Bu yüzden süperparamıknatıslığı yenmek gerekir. Bunun aksine, kanser tedavisinde (hipertermi ) kullanılan parçacıkların süperparamıknatıs
Kaynak: Superparamıknatıslık
Beş yaşlarında, bir hastalık nedeniyle saçlarının dökülmesi üzerine, utangaçlığını yenmek amacıyla bir drama okuluna kaydolarak eğitime
Kaynak: Robert Lepage
Scott, Ramona Flowers adında Amerikalı bir kıza aşık olmuştur ve onun "yedi kötü eski sevgili"sini yenmek zorundadır. Çizgi romanın film
Kaynak: Scott Pilgrim
Logan (Wolverine ), Victor Creed'i (Sabretooth ) yenmek için iskelet ine bu alışımı kaynatmıştır. Victor, Stryker 'a bu uygulamayı kendisi
Kaynak: Adamantium
Buraya gelene kadar çok savaş yapan Ash ve arkadaşları Brock, Misty çok deneyimli birer pokemon eğitmeni olmak için Giovanni'yi yenmek
Kaynak: Viridian Şehri
Güreşte oyun , hasmını yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareketlare denir. Teniste oyun , taraflardan birinin dört sayı
Kaynak: Oyun (spor)

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.