aramak (-i) 1. Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak:
"Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı." -S. F. Abasıyanık. 2. Araştırmak, yoklamak:
Ceplerini aramak. 3. Ziyarete, hatır sormaya gitmek:
"Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!" -B. Felek. 4. Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek:
"Seni çok arıyorum, Ziyacığım." -C. S. Tarancı. 5. Önem verip istemek:
Ben böyle şeyleri aramam. 6.
mec. Şart koşmak.
araştırmak (-i) 1. Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek:
Odayı iyice araştırdım ama aradığımı bulamadım. 2. Bir gerçeği ortaya çıkarmak için aramalarda bulunmak, sormak, soruşturmak:
"Birkaç adam gönder ve durumu araştırsınlar." -İ. O. Anar. 3. Bilimde ve sanatta yöntemli çalışmalar yapmak:
"Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak." -Anayasa.
bakmak (-e) 1. Bakışı bir şey üzerine çevirmek:
"Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" -C. S. Tarancı. 2. Aramak. 3. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak:
"Limana bakan penceresinden deniz görünürdü." -O. V. Kanık. 4. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek. 5. Beslemek, geçindirmek:
Üç çocuklu bir aileye bakıyor. 6. Bir iş birinden beklenmek:
Evin bütün işleri bana bakıyor. 7. Hastayı muayene etmek. 8. Tedavi etmek için ilgilenmek. 9. Yoklamak, incelemek, denemek:
Git bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız? 10. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak:
Pasaport işine polis bakar. 11.
(nsz) İlgilenmek:
"Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı." -E. Bener. 12. Uğraşmak, meşgul olmak:
Çocuğum, sen derslerine bak. 13. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak:
Bu iş beş bin liraya bakar. 14. Gözetmek, korumak. 15. Renklerde benzemek, andırmak:
Bu kumaşın rengi yeşile bakıyor. 16. Önem vermek, önem vererek üzerinde durmak:
"Aşka kutsal gözle bakanları üzmekten korkarım." -R. H. Karay. 17.
(nsz) Anlamak, farkına varmak:
"Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez." -M. Ş. Esendal. 18. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak:
Yemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak! 19.
(nsz) Bebeğin veya çocuğun eğitim ve bakımıyla ilgilenmek:
"Kadınlar, iş dönüşü çocuk bakıyor, yemek hazırlıyorlardı, o yorgunlukla." -N. Cumalı.
kontrol etmek1) denetlemek:
"Bütün mahalle halkı aile hayatını kontrol ederdi." -F. R. Atay. 2) yoklamak, gözden geçirmek:
"Paralar cins cins ayrılıp tasnif ediliyor, yekûnler kontrol ediliyor." -İ. O. Anar. 3) egemenliği altında bulundurmak.