Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

yüksek ne demek?

 - 5 sözlük, 6 sonuç.

BSTS / Dilbilim Terimleri Sözlüğü

yüksek anlamı Fr. haut
Bir dilin, yayılış alanı içinde denizden en uzak yerlerdeki şekline sıfat olur.

Divanü Lügati't-Türk

yüksek anlamı
yüksek
yüksek anlamı
terzi yüksüğü

Güncel Türkçe Sözlük

yüksek, -ği anlamı
is. 1. Yukarıda, üst tarafta olan yer: "Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu." -M. Ş. Esendal. 2. sf. Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı: "Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." -Ö. Seyfettin. 3. sf. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan: "İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor." -H. Taner. 4. sf. Güçlü, etkili, şiddetli: Yüksek basınç. Yüksek gerilim. 5. sf. Derece veya makamı bakımından üstün: Yüksek kurul. 6. sf. Normal değerlerin üstünde olan, çok: "Türk milletinin karakteri yüksektir." -Atatürk. 7. sf. mec. Erdemli, faziletli: Yüksek duygu. 8. sf. mec. Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan: Yüksek sosyete. 9. zf. Büyük para ile: Yüksek oynamak.

Türkçe - İngilizce

yüksek anlamı
sıfat
1) high
2) loud
3) elevated
4) tall
5) superior
6) lofty
7) highrise
8) buoyant
9) exalted
10) penetrating
11) penetrative
12) spheric
13) stately
edat
1) above
2) over
isim
1) clarion
ön ek
1) acro-
2) hyper-

Yerleşim Birimleri Sözlüğü

Yüksek anlamı
Diyarbakır ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

yüksek eş anlamlısı

çok
sf. 1. Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı: "Bana matematik çok kolay geldi." -F. R. Atay. 2. zf. Aşırı bir biçimde: "Biz çocuklar evimizi çok beğendik." -A. Kutlu.
Erdemli
öz. is. (erde'mli) İçel iline bağlı ilçelerden biri.
erdemli
sf. Erdemi olan, faziletli, faziletkâr: "Şu beğenmediğiniz toplumdan daha soylu ve erdemlisini nasıl yaratabilirdik?" -A. İlhan.
etkili
sf. Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik: "Hayli etkili bir yer altı çalışması yapılıyormuş." -A. İlhan.
faziletli
sf. Erdemli: "Köyün öbür erkekleri gibi Şaban da Zeyno'nun faziletli bir kadın olduğunu sezmişti." -H. E. Adıvar.
güçlü
sf. 1. Gücü olan, kuvvetli, yavuz: "Kalın gövdeli, güçlü bir ihtiyardı." -A. Kutlu. 2. Şiddeti çok olan. 3. mec. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu: "Sanırım uzun zaman kimliğini korumak, güçlü kalabilmek için direndi." -R. Mağden. 4. mec. Nitelikleri ile etki yaratan, etkili: "Bu denli güçlü bir aşkı bundan sonra da önleyemeyeceğimi biliyordum." -A. Ümit.
şiddetli
sf. 1. Etkisi çok olan, zorlu: "Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." -F. R. Atay. 2. Hızlı: "Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu." -R. Enis. 3. Aşırı: Şiddetli geçimsizlik.

yüksek zıt anlamlısı

alçak
sf. 1. Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı: "Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." -E. Şafak. 2. Aşağıda olan, yüksek olmayan (yer). 3. Kısa (boy): Alçak boylu bir adam. 4. mec. Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain: Vatan hizmetinden kaçanlar alçaktır.

"yüksek" için örnek kullanımlar

Biz daha yüksek katma değerli, tasarım odaklı ürünler üretiyoruz.
We have a higher value-added, design-oriented products we produce.
Kaynak: yenimesaj.com.tr
Yerden sert ve ritmi yüksek pasla oynadığında etkili oluyordu aslında.
The fact that the ground was hard and effective rhythm plays a high rust.
Kaynak: aksam.com.tr
Özellikle Beşiktaş'ın yüksek temposu gözümüze çok hoş göründü.
In particular the high tempo of Besiktas eyes looked very nice.
Kaynak: skorer.milliyet.com.tr
Maç sırasında tribünlerdeki yüksek dozaj, sahaya da yansıdı.
Stadium during a match high dosage, was also reflected in the field.
Kaynak: medyafaresi.com
Yüksek çözünürlüklü televizyon ya da yüksek tanımlamalı televizyon (İngilizce :High-definition television, kısaca HDTV) geleneksel TV yayın
Kaynak: Yüksek çözünürlüklü televizyon
Yüksek tansiyon ya da hipertansiyon, aşırı yüksek tansiyon demektir. Normal kan basıncı değerleri bireyden bireye değişkenlik
Kaynak: Yüksek tansiyon
1961 yılına kadar, sırıkla yüksek atlamanın gerek eğitim öğretim çalışmaları ve gerekse yarışmaları, metal veya bambu kamışı sırıklar ile
Kaynak: Sırıkla yüksek atlama
En geniş tanımı ile yüksek fırınlar cevherin yakıtla doğrudan temas halinde olduğu izabe üniteleridir. (İng: smeltmill) bir yüksek fırındır.
Kaynak: Yüksek fırın
Pulmoner hipertansiyon (PH), (Akciğer yüksek tansiyonu/Pulmoner arter iyel hipertansiyon / ICD -10 kodu: I27.0 ile I27.2 ) prognozu son
Kaynak: Pulmoner yüksek tansiyon

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.