zehir ne demek?
- 4 sözlük, 5 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
zehir, -hri anlamı
is. 1. Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem: "Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." -F. R. Atay. 2. mec. Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı: "Dünya ile küsmüş, içi zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini." -N. Cumalı.
is. 1. Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem: "Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." -F. R. Atay. 2. mec. Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı: "Dünya ile küsmüş, içi zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini." -N. Cumalı.
Kimya Terimleri Sözlüğü
zehir anlamı İng. poison Alm. Gift Fr. poison
1.Bir organizmayı öldüren madde. 2.Bir katalizör etkinliğini azaltan ya da yok eden madde. 3.Bir metal veya alaşımın kalitesini bozan madde.
1.Bir organizmayı öldüren madde. 2.Bir katalizör etkinliğini azaltan ya da yok eden madde. 3.Bir metal veya alaşımın kalitesini bozan madde.
Türkçe - İngilizce
zehir anlamı
isim
1) poison
2) venom
3) hemlock
isim
1) poison
2) venom
3) hemlock
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
zehir anlamı
(< Ar. zehr) zehir
(< Ar. zehr) zehir
zehir anlamı
( < Far. zehr) Zehir, ağu
( < Far. zehr) Zehir, ağu
zehir eş anlamlısı
acı
is. 1. Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı: Acıyı sever. 2. sf. Tadı bu nitelikte olan: "Acı kahvesini yudumluyordu." -T. Buğra. 3. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." -P. Safa. 4. mec. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem: "İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir." -Y. Z. Ortaç. 5. sf. Çarpıcı, göz alıcı (renk): "Sıcak iklimlerde bu mevsim tek renktedir, sadece acı yeşildir." -R. H. Karay. 6. sf. mec. Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli: "Acı poyraz kuvvetle esiyordu." -O. Kemal. 7. sf. mec. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü.
is. 1. Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı: Acıyı sever. 2. sf. Tadı bu nitelikte olan: "Acı kahvesini yudumluyordu." -T. Buğra. 3. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." -P. Safa. 4. mec. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem: "İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir." -Y. Z. Ortaç. 5. sf. Çarpıcı, göz alıcı (renk): "Sıcak iklimlerde bu mevsim tek renktedir, sadece acı yeşildir." -R. H. Karay. 6. sf. mec. Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli: "Acı poyraz kuvvetle esiyordu." -O. Kemal. 7. sf. mec. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü.
ağı
is. Zehir.
is. Zehir.
keder
is. Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ızdırap, tasa: "Ya hasta yahut bir kederi var." -H. E. Adıvar.
is. Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ızdırap, tasa: "Ya hasta yahut bir kederi var." -H. E. Adıvar.
sem
(I) is. esk. Zehir.
(I) is. esk. Zehir.
sem
(II) is. esk. İşitme.
(II) is. esk. İşitme.
sıkıntı
is. 1. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet: "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." -P. Safa. 2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet: "Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm." -A. Gündüz. 3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." -S. F. Abasıyanık. 4. Bulunmama durumu: "Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi." -İ. O. Anar. 5. mec. Sorun, mesele, sendrom, problem: "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." -B. Felek.
is. 1. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet: "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." -P. Safa. 2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet: "Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm." -A. Gündüz. 3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." -S. F. Abasıyanık. 4. Bulunmama durumu: "Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi." -İ. O. Anar. 5. mec. Sorun, mesele, sendrom, problem: "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." -B. Felek.
"zehir" için örnek kullanımlar
Başbakan ise, 'Biz zehir de içmek dahil, her bedeli ödemeye hazırım' dedi.
The Prime Minister, 'We drink the poison, including ready to pay any price, "he said.
Kaynak: iha.com.trBüyük risk aldınız, 'gerekirse zehir içerim' gibi büyük şeyler de söylediniz.
You have a big risk, 'If you need to drink poison,' said the big things.
Kaynak: habergazete.comNil Erkoçlar kendisi ile dalga geçenler hakkında zehir zembelek açıklamalarda bulundu.
Those who make fun of the Nile itself Erkoçlar zembelek made statements about the poison.
Kaynak: gazetea24.comF.Bahçe taraftarından zehir zemberek açıklama!
F. Garden taraftarından description poison spring!
Kaynak: aksam.com.trÇoğu yılan zehirsizdir ve avlarını genellikle zehir kullanmadan boğarak öldürürler. Bununla birlikte zehirli yılan lar -Antarktika
Kaynak: Yılan ısırığı
Kaynak: Yılan ısırığı
Toksikoloji yani zehir bilim, kimya sallar ile biyoloji k sistem arasındaki etkileşimleri, zararlı sonuçları yönünden inceleyen bilim
Kaynak: Toksikoloji
Kaynak: Toksikoloji
Kral kobra (Ophiophagus hannah, Naja bungarus olarak da bilinir), dünyanın en uzun zehir li yılan ı.Uzunluğu 6.7 metreye ve ağırlığı da 9
Kaynak: Kral kobra
Kaynak: Kral kobra
İki ana eklemden oluşur; şişkin bir bazal eklem («keliser kaidesi») ve hareketli bir zehir dişi ya da zehir çengeli («keliser ucu»).
Kaynak: Keliser
Kaynak: Keliser
Zehir, zehir bezinin üstünde yer alan kasların kasılmasıyla kendine özgü geometrik yapıdan dışarı fışkırtılır. Bu kaslar bezleri sıkar ve
Kaynak: Tüküren kobra
Kaynak: Tüküren kobra
Zehirli yılan modifiye olmuş salya (zehir) kullanan yılanlardır. için, içi boş zehir dişler gibi özelleşmiş dişlerinden bu zehiri salgılar.
Kaynak: Zehirli yılan
Kaynak: Zehirli yılan
Zehir pokemonlarından olduğu için zehir pokemonlarının genel özelliği olarak; çimen, dövüş ve böcek pokemonlarına karşı avantajlı; yer ve
Kaynak: Muk
Kaynak: Muk
Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir , süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme
Kaynak: Zehirlenme
Kaynak: Zehirlenme
Panzehir, bir zehir in etkisini önleyen veya yok eden madde. Panzehirler ağız yoluyla zehirlenmelerde emilimi azaltmak amacıyla
Kaynak: Panzehir
Kaynak: Panzehir
Mithridatism kendini zehirlere korumak için küçük veya az şekil ve miktarda zehir alarak kulanmak. Bu kavramın kökü Pontus kralı VI.
Kaynak: Mitridatizm
Kaynak: Mitridatizm
Sinek mantarı (Amanita muscaria), Gelin mantarı olarak da bilinen, Amanitaceae familyasından zehir li ve halüsinojen bir mantar türüdür
Kaynak: Sinek mantarı
Kaynak: Sinek mantarı
Bir zehir Pokémonu olan Weezing, evrimin ikinci ve son aşamasındadır. Aynı zamanda ilk nesil Pokémonları ndan biridir. Weezing daha fazla
Kaynak: Weezing
Kaynak: Weezing
Bir zehir Pokémonu olan Arbok, evrimin ikinci ve son aşamasındadır. Aynı zamanda ilk nesil Pokémonları ndan biridir. Arbok daha fazla
Kaynak: Arbok
Kaynak: Arbok
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
