zevk ne demek?
- 2 sözlük, 2 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
zevk anlamı
is. 1. Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz: "İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık." -Y. K. Beyatlı. 2. Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni. 3. Tat, lezzet: "Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez." -B. Felek. 4. mec. Eğlence: "Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor." -N. Cumalı.
is. 1. Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz: "İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık." -Y. K. Beyatlı. 2. Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni. 3. Tat, lezzet: "Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez." -B. Felek. 4. mec. Eğlence: "Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor." -N. Cumalı.
Türkçe - İngilizce
zevk anlamı
isim
1) taste
2) pleasure
3) enjoyment
4) delight
5) gratification
6) good taste
7) relish
8) treat
9) liking
10) like
11) indulgence
12) kick
13) gusto
14) savor
15) fancy
16) luxury
17) delectation
18) sweet
19) bang
20) meat
21) savour
isim
1) taste
2) pleasure
3) enjoyment
4) delight
5) gratification
6) good taste
7) relish
8) treat
9) liking
10) like
11) indulgence
12) kick
13) gusto
14) savor
15) fancy
16) luxury
17) delectation
18) sweet
19) bang
20) meat
21) savour
zevk eş anlamlısı
beğeni
is. 1. Güzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, zevk: "Kadınlar hoşgörü ve beğeniyle dansı alkışlarlar." -N. Hikmet. 2. Güzeli çirkinden ayırma yetisi, gusto: "Kendine özgü bir beğenisi var bu konuda." -N. Cumalı.
is. 1. Güzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, zevk: "Kadınlar hoşgörü ve beğeniyle dansı alkışlarlar." -N. Hikmet. 2. Güzeli çirkinden ayırma yetisi, gusto: "Kendine özgü bir beğenisi var bu konuda." -N. Cumalı.
eğlence
is. 1. Eğlenme işi, sefahat: "Biz bu işe tuhaf bir merakla eğlence şeklinde başladık." -F. R. Atay. 2. Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey veya kimse: "Karıma göre en güzel eğlence, kırda yayan gezmek, kırların havasından istifade etmektir." -Ö. Seyfettin.
is. 1. Eğlenme işi, sefahat: "Biz bu işe tuhaf bir merakla eğlence şeklinde başladık." -F. R. Atay. 2. Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey veya kimse: "Karıma göre en güzel eğlence, kırda yayan gezmek, kırların havasından istifade etmektir." -Ö. Seyfettin.
haz
is. 1. Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk. 2. fel. Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma. 3. müz. Ezgi. 4. ruh b. Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku: "Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı." -A. Ş. Hisar.
is. 1. Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk. 2. fel. Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma. 3. müz. Ezgi. 4. ruh b. Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku: "Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı." -A. Ş. Hisar.
lezzet
is. 1. Ağız yoluyla alınan tat: "Tekrar odaya dönse bu kaynağın suyunda umduğu lezzeti tekrar bulabilecek miydi?" -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. mec. Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz: "Ona da dinlenmek gibi bir lezzet yetişir." -A. Rasim.
is. 1. Ağız yoluyla alınan tat: "Tekrar odaya dönse bu kaynağın suyunda umduğu lezzeti tekrar bulabilecek miydi?" -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. mec. Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz: "Ona da dinlenmek gibi bir lezzet yetişir." -A. Rasim.
Tat
öz. is. esk. 1. Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap veya İranlılar. 2. Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı.
öz. is. esk. 1. Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap veya İranlılar. 2. Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı.
tat
(I) is. 1. Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum: "Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor." -R. H. Karay. 2. Tatlılık. 3. mec. Hoşa giden durum, lezzet, zevk: "Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı, hiçbir gece uykusunda bulunmaz." -Ş. Rado.
(I) is. 1. Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum: "Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor." -R. H. Karay. 2. Tatlılık. 3. mec. Hoşa giden durum, lezzet, zevk: "Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı, hiçbir gece uykusunda bulunmaz." -Ş. Rado.
"zevk" için örnek kullanımlar
Ben antrenör ve eski futbolcu olarak onun maçlarından zevk almıyorum.
I do not enjoy games of his coach and former football player.
Kaynak: fotospor.comHangi işten zevk aldınız derseniz cevabım kulüp başkanlığı olur.
Which did you enjoy what I say the answer is president of the club.
Kaynak: iha.com.trBaterisinin başına geçtiğinde müthiş zevk aldığını belli ediyor.
Is evident that when per Baterisinin enjoyed tremendously.
Kaynak: spothaber.comTekrar zevk aldığım maça dönünce futboldan tat almaya başladım.
I enjoy the taste of football began to take the game around again.
Kaynak: hurriyet.com.trAnhedoni, (haz yitimi) Psikoloji de normalde zevk alınması gereken faaliyetlerden zevk alamama, yaşam zevkinin kaybolması hali için
Kaynak: Anhedoni
Kaynak: Anhedoni
Kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefis e verilen isim. Nefs teskiyesi kademelerinden ilkidir. Nefsi teskiye etmek demek nefsi
Kaynak: Nefsi Emmare
Kaynak: Nefsi Emmare
Kama Sutra (Sanskritçe 'de : कामसूत्र ), Hint lisanında iki ayrı kelimedir : kama zevk demektir, sutra ise kitap anlamına gelir.
Kaynak: Kama Sutra
Kaynak: Kama Sutra
Nefsi Emmare : Kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefistir. Nefsi Levvame : Kötülük yaptığında bundan pişman olup af dileyen nefistir.
Kaynak: Nefsin mertebeleri
Kaynak: Nefsin mertebeleri
Sadizm & Mazoşizm : Karşısındakine ve kendine eziyet etmekten zevk alma şeklinde ortaya çıkan ruhsal bozukluk. S&M (albüm): Metallica 'nın
Kaynak: S&M
Kaynak: S&M
Bir başka deyişle kişi önceleri zevk için kullandığı maddeyi artık zorunluluktan kullanmaya başlamıştır. Fizksel bağımlılık erken veya geç
Kaynak: Fiziksel bağımlılık
Kaynak: Fiziksel bağımlılık
Mutluluğun varılacak bir sonuç değil de içinde her an bulunulan süreç olduğuna benzer bir şekilde tango öğrenmek de farkli bir zevk.
Kaynak: Tango kursu
Kaynak: Tango kursu
Bu olaylardan sonra Guile eskisi gibi mutlu ve hayattan zevk alan bir adam değildir. Birgün Guile savaş uçağı kullanırken (kendisi
Kaynak: Guile (Street Fighter)
Kaynak: Guile (Street Fighter)
Martin Luther Roma'ya yaptığı bir ziyaret sırasında Papa'nın Hıristiyanları kandırdığını, haksız olarak zevk ve lüks içinde bir hayat
Kaynak: Reform (tarih)
Kaynak: Reform (tarih)
ama bu grubun gündüz yırtıcı kuşlarına ait olduğu dikkate alınmalı, bir veya birkaç farklı takıma ait bir familya olduğu zevk meselesidir.
Kaynak: Atmacagiller
Kaynak: Atmacagiller
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
