alamet is. (ala:met, l ince okunur) 1. Belirti, işaret, iz, nişan:
"Komşunun kızında da bir zamandır, sabırsızlık, taşkınlık alametleri çoğalmıştı." -R. H. Karay. 2.
mec. Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.
nişan is. 1. İşaret, iz, belirti, alamet. 2. Nişanlanma sırasında yapılan tören:
Bizi nişana çağırdılar. 3. Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma:
Nişanı bozmuşlar. 4. Kurşun, taş vb. ile vurulmak istenen hedef. 5. Hedefi vurmak için silah, ok vb.ne gerekli doğrultuyu verme. 6. Devlet nişanı.
şiar is. (şia:rı) esk. 1. Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik, belgi:
"Bütün o devirlerde topların ve kolların şiarı bu Türk sözüydü: Zorlara dağlar dayanmaz!" -Y. K. Beyatlı. 2. Ülkü, düstur.