Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

belirgin ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

belirgin anlamı
sf. 1. Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih: "Sesindeki meydan okuyuş öyle belirgin ki ona iyi davrandığıma pişman olacağım neredeyse." -A. Ümit. 2. zf. Açık bir biçimde: "Kamaranın kapısı daha belirgin tıklatılıyor şimdi." -A. Ağaoğlu.

Türkçe - İngilizce

belirgin anlamı
sıfat
1) marked
2) prominent
3) clear
4) evident
5) distinctive
6) distinct
7) pronounced
8) explicit
9) salient
10) manifest
11) upfront
12) positive
13) thick
14) blazing
15) clear-cut
16) sharp-cut

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

belirgin anlamı
Besbelli, apaçık, belli, belirli

Bayat *Emirdağ -Afyon

belirgin eş anlamlısı

açık
is. 1. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu: Bütçe açığı. Ülkenin doktor açığı. 2. Belli bir yerin biraz uzağı: Tren yolu nehrin açığından geçer. 3. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri: "Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır." -B. Necatigil. 4. sf. Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı: "Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik." -R. N. Güntekin. 5. sf. Engelsiz: Açık yol. 6. sf. Örtüsüz, çıplak: "Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı." -A. Kabaklı. 7. sf. Boş: Kâğıtta açık yer kalmadı. 8. sf. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal: Açık kadro. 9. sf. Aralığı çok: Açık adımlarla. 10. sf. Çalışır durumda olan: "Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar." -Ö. Seyfettin. 11. sf. Kolay anlaşılır, vazıh: "Açık konuşma zamanının artık geldiğine kani idim." -R. N. Güntekin. 12. sf. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen: Bu adamın her işi açıktır. 13. sf. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen: "... her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o." -T. Buğra. 14. sf. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı: "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." -Ö. Seyfettin. 15. sf. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). 16. zf. Belirgin bir biçimde: "İnsan mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi?" -M. Yesari.
bariz
sf. (ba:riz) Açık, göze çarpan, belirgin: "Halk arasında da keder ve sevinç diye iki bariz heyecan olduğuna inanmıştı." -P. Safa.
sarih
(sari:hi) Açık, kolay anlaşılır, belli belirgin, belgin: "O zaman Müfit'i sarih bir şüphe yakaladı." -P. Safa.

"belirgin" için örnek kullanımlar

Ancak, kentin en belirgin özelliği gülümsemeyi unutmuş insanları.
However, the most prominent feature of the city's people have forgotten to smile.
Kaynak: hurriyet.com.tr
Bu yeni siyasal alanın en belirgin aktörü kuşkusuz AK Parti'dir.
The most prominent actor in the political field in this new course, the AK Party.
Kaynak: t24.com.tr
Erkek egemen kent görünümü giderek daha belirgin hale geliyor.
Male-dominated view of the city is becoming increasingly apparent.
Kaynak: ozgurkocaeli.com.tr
Golden sonra Fenerbahçe belirgin bir baskı kurmakta zorlandı.
After the Golden Bulls were forced to establish significant pressure.
Kaynak: blog.milliyet.com.tr

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.