beribenzer ne demek?
- 2 sözlük, 5 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
beribenzer anlamı
sf. hlk. Sıradan, bayağı, alelade.
sf. hlk. Sıradan, bayağı, alelade.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
beribenzer anlamı
Şöyle böyle, az çok, oldukça, biraz, üstünkörü
Şöyle böyle, az çok, oldukça, biraz, üstünkörü
Banus *Eğridir -Isparta
-Burdur
*Buldan köyleri -Denizli
Zana, -Amasya
-Urfa
*Kilis -Gaziantep
*Divriği köyleri, -Sivas
Bahçeli *Bor, -Niğde
*Ermenek -Konya
beribenzer anlamı
Alelade, bayağı, sıradan: Bu işi beribenzer usta yapamaz.
Alelade, bayağı, sıradan: Bu işi beribenzer usta yapamaz.
Tokat -Eskişehir
*Merzifon -Amasya
Çilehane *Reşadiye, *Zile, -Tokat ve çevresi
Danışman *Fatsa, Karakuş köyleri *Ünye -Ordu
Yarlıbahçe *Bulancak -Giresun
Alakilise *Refahiye, *Kemaliye -Erzincan
-Urfa
*Kilis, -Gaziantep
-Hatay köyleri
Soğukpınar *Kangal, Çepni *Gemerek, Hacıilyas *Koyulhisar, Tekerahma *Gürün, Savrun *Divriği -Sivas
*Sorgun -Yozgat ve çevresi
Afşar aşireti *Pınarbaşı -Kayseri
*Bor, -Niğde
*Karaman, Uğurlu *Ermenek -Konya
Darısekisi ve çevresi, *Mut köyleri -İçel
Karadere *Gündoğmuş -Antalya
beribenzer anlamı
1. Eş, emsal, benzer: Bizim terzinin beribenzeri yoktur. 2. Biraz benzeyen.
1. Eş, emsal, benzer: Bizim terzinin beribenzeri yoktur. 2. Biraz benzeyen.
beribenzer anlamı
Yakışıklı.
Yakışıklı.
Yayla *Tefenni -Burdur
beribenzer eş anlamlısı
alelade
sf. (ale'la:de, l ince okunur) 1. Her zaman görülen, olağan: "Bu namaz, alelade bir ibadet değildi." -R. E. Ünaydın. 2. Bayağı, sıradan: "Bunu alelade bir muharrir değil, hayatı deşen realist bir romancı yazıyor." -N. Hikmet.
sf. (ale'la:de, l ince okunur) 1. Her zaman görülen, olağan: "Bu namaz, alelade bir ibadet değildi." -R. E. Ünaydın. 2. Bayağı, sıradan: "Bunu alelade bir muharrir değil, hayatı deşen realist bir romancı yazıyor." -N. Hikmet.
bayağı
sf. 1. Aşağılık, pespaye: "Bütün hareketleri adi, kaba ve bayağı idi." -Ö. Seyfettin. 2. Basit, adi, sıradan, amiyane, banal: "Kardeşimi birdenbire çok bayağı buldum." -P. Safa. 3. zf. (ba'yağı) Hemen hemen, âdeta: Bayağı kanacak gibi oldum. 4. zf. Gerçekten: "Bayağı, çocuk gibi sevinirim limonun yarısının durduğuna." -S. F. Abasıyanık. "Çapkınlığı, çok iğrenç ve bayağı çapkınlık." -M. Yesari. 5. zf. Oldukça, epey: "Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır." -E. E. Talu.
sf. 1. Aşağılık, pespaye: "Bütün hareketleri adi, kaba ve bayağı idi." -Ö. Seyfettin. 2. Basit, adi, sıradan, amiyane, banal: "Kardeşimi birdenbire çok bayağı buldum." -P. Safa. 3. zf. (ba'yağı) Hemen hemen, âdeta: Bayağı kanacak gibi oldum. 4. zf. Gerçekten: "Bayağı, çocuk gibi sevinirim limonun yarısının durduğuna." -S. F. Abasıyanık. "Çapkınlığı, çok iğrenç ve bayağı çapkınlık." -M. Yesari. 5. zf. Oldukça, epey: "Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır." -E. E. Talu.
sıradan
sf. Herhangi bir özelliği olmayan, bayağı, alelade: "Bir hafta sonra ölü bulunmuştu evinde, basit bir dalgınlık, sıradan bir elektrik kaçağı." -E. Şafak.
sf. Herhangi bir özelliği olmayan, bayağı, alelade: "Bir hafta sonra ölü bulunmuştu evinde, basit bir dalgınlık, sıradan bir elektrik kaçağı." -E. Şafak.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
