Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

bina etmek ne demek?

 - 1 sözlük, 1 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

bina etmek anlamı
1) yapmak, kurmak, inşa etmek; 2) bir düşünce sistemine göre, kurmak, dayamak, yapmak: Düşüncelerini ne üzerine bina ediyorsun.

bina etmek eş anlamlısı

dayamak
(-i, -e) 1. Yaslamak: "Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı." -Ö. Seyfettin. 2. Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak: "Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti." -S. F. Abasıyanık. 3. Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak: Mektubu gözüne dayadı. Bıçağı göğsüne dayadı. 4. (-e) Varmak, ulaşmak. 5. mec. Kalitesiz, kötü veya çürük bir malı, gizlice iyi olanların arasına katıp müşteriye satmak. 6. (-e) tkz. Vakit geçirmeden, bekletmeden vermek: "Tezgâha giden garson, önüme koca bir kadeh rakı dayadı." -O. C. Kaygılı. 7. (-i) hlk. Kapı veya pencereyi ardına kadar açmak.
inşa etmek
kurmak, yapmak.
kurmak
(-i) 1. Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek: "Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." -F. R. Atay. 2. Hazırlamak: "Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak." -R. H. Karay. 3. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek: "Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor." -H. Taner. 4. Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak: Turşu kurmak. 5. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek: "Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi?" -O. S. Orhon. 6. Yapmak, inşa etmek: "Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım." -N. Ataç. 7. Yapmak, oluşturmak: "Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular." -Ö. Seyfettin. 8. tic. Ortaklık sağlamak. 9. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek: "Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu." -T. Buğra. 10. Bir araya getirmek, toplamak: Divan kurmak. 11. Gizlice hazırlamak, tasarlamak: "Çocukların top oynadıkları kumluktan iskeleye doğru yürürken hep planlar kuruyordu." -C. Uçuk. 12. Düşünmek: "Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum." -S. F. Abasıyanık. 13. Aklına koymak: O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz. 14. Zihinde büyütmek: "Bayram ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu." -H. E. Adıvar. 15. Sağlamak, oluşturmak: Dostluk kurmak. İlişki kurmak. 16. mec. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek.
yapmak
(-i) 1. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek: "Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." -Ç. Altan. 2. (nsz) Olmasına yol açmak: Durgun sular sıtma yapar. 3. (nsz) Yol almak. 4. Onarmak, tamir etmek: Bozulan saatimi saatçi yaptı. 5. (nsz) Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek: "Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım." -R. H. Karay. 6. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek: "Şu işi yapıver, diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu." -S. M. Alus. 7. (nsz) Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek: "Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım." -R. H. Karay. 8. Düzenli bir duruma getirmek: Yatak yapmak. Yolu yaptılar. 9. (nsz) Üretmek: Ayakkabı yapmak. 10. (nsz) Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak: Koşu yapmak. Sarsıntı yapmak. 11. Zarara yol açmak. 12. Etkili olmak. 13. (nsz) Salgılamak, çıkarmak: Tükürük bezleri tükürük yapar. 14. (-e) Dışkı çıkarmak: Çocuk, altına yapmış. 15. Gerçekleştirmek: "İlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır." -Y. Z. Ortaç. 16. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek: Ben adamı ne yaparım biliyor musun? 17. (-i, -e) Evlendirmek: Bu kızı sana yapacağız. 18. (yar) Bir durum yaratmak: "Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı." -N. Araz. 19. (yar) Edinmek, sahip olmak: Servet yapmak. Altın yapmak. 20. (yar) Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek: "Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı." -H. Taner. 21. (nsz) Davranmak, hareket etmek: İyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak. 22. (nsz) Olmak: Bu kış çok soğuk yaptı.
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.