Cafcaflı takım elbiseleri, lüks bir yaşam akla gelebilecek öncelikler.
Garish suits, a life of luxury imaginable priorities.
Kaynak: blog.milliyet.com.tr Kriz yüzünden daha
cafcaflı renkler tercih edilmeye başlanmış.
The crisis is being used more garish colors.
Kaynak: haber.stargazete.comÖnümüze renkli, ışıklı,
cafcaflı hayatlar sunarak bunu sözüm ona şıklaştırıyorlar.
Ahead, color, light, so-called so by garish şıklaştırıyorlar lives.
Kaynak: blog.radikal.com.trKatalonya doğumlu olan Dalí, 711 yılında İspanya 'yı fethetmiş olan Mağribiler 'in soyundan geldiğini iddia etmiş, "süslü ve
cafcaflı olan
Kaynak: Salvador DalíBu epik dönem filmi, dramatik yoğunluğu,
cafcaflı görüntüleri, ödüllü kostüm tasarımları, titizce hazırlanmış inandırıcı dekorları ile
Kaynak: Leopar (film)Sarayın
cafcaflı hayatına alışan Marie Antoinette bir baloda İsveç kontu ile tanışır. Ancak görüşmeleri bu noktada mümkün olmaz.
Kaynak: Marie Antoinette (film)Rejimler totaliterdir ama isimleri
cafcaflı olabilir: Halk cumhuriyeti, halk demokrasisi.. Rejimin rüyası uyanıkken gördürülür, bekası
Kaynak: TotalitarizmTersi de mümkündür, çok parlak,
cafcaflı bir dille yazılmış ve bilimsel diye sunulmuş boş eserler görmek mümkündür. Yazar ulusal dili okulda
Kaynak: Bilimsel yazıve hikâyeler giderek karmaşık bir hal aldı; dördüncü sezonda karakterlerden biri şovu "doğasüstü
cafcaflı bir pembe dizi" olarak tanımlamıştı.
Kaynak: Angel (dizi)Konuyla ilgili olarak "Titanik insanları
cafcaflı reklamlarla çekip daha sonra onlara hayal kırıklığı ve kazıklanma hissi yaşattıran bir
Kaynak: Titanik (film)