Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

cılız ne demek?

 - 3 sözlük, 8 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

cılız anlamı
sf. 1. Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif: "Hanın sahibi cılız bir adamdı." -S. F. Abasıyanık. 2. Güçsüz, sönük (ışık). 3. İnce: "Bir zamanlar asma köprünün bulunduğu yerde şimdi cılız bir halat vardı." -A. Kulin. 4. Basit, değersiz, önemsiz: "Mimaride cılız eserler vücuda geliyordu." -B. Felek. 5. zf. Güçsüz bir biçimde: "Üçüncü kez aynı cümleyi söylüyordu ama şimdi çok daha cılız çıkmıştı sesi." -E. Şafak.

Türkçe - İngilizce

cılız anlamı
sıfat
1) puny
2) feeble
3) rickety
4) undersized
5) weak
6) scrawny
7) skinny
8) spindly
9) fatless
10) scraggy
11) sickly
12) spindling
13) of poor physique

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

cılız anlamı
Cüce.

*Lüleburgaz -Kırklareli

cılız anlamı
Yeni doğmuş küçük çocuk.

*Mengen, *Gerede -Bolu

cılız anlamı
Hastalıklı.

*Susurluk -Balıkesir

cılız anlamı
Seyrek.

*Divriği -Sivas

cılız anlamı
Yağda veya saçta pişirilen sulu hamurdan yapılmış yağlı veya yağsız ekmek.

*Gerze -Sinop

cılız anlamı
Bütün, hep.

Kızılçakçak, *Arpaçay -Kars

cılız eş anlamlısı

basit
sf. 1. Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı: "İşte en basit bir sebep. Belki sadeliğinden tuhaf geliyor insana." -N. F. Kısakürek. 2. Kolay: "En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi." -H. Taner. 3. mec. Süssüz, gösterişsiz: "Üstünde basit ve kapalı bir çarşaf vardı." -A. Gündüz. 4. mec. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz: "Bu, fikirsiz, basit ve masum bir çocuk hafifliği değildi." -R. N. Güntekin. 5. mec. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan: "Bu basit takılmalar, her seferinde onları güldürdü." -N. Cumalı.
değersiz
sf. Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz: "Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" -N. Uygur.
eneze
sf. hlk. Cılız, zayıf, güçsüz.
nahif
sf. esk. Zayıf, cılız, çelimsiz: "Elleri çok ince, lades kemiklerinden yapılmış gibi nahif parmaklar..." -P. Safa.
önemsiz
sf. Önemi olmayan, ehemmiyetsiz.

"cılız" için örnek kullanımlar

2007'nin baharında vurulmuştum plastik kovadaki cılız erik ağacına.
Plum tree had been shot in the spring of 2007, weak plastic bucket.
Kaynak: bianet.org
Ancak yine de eskisi gibi cılız değil, güçlü ve genç bir futbolcuydu.
However, it is not the same as the weak, strong, and a young footballer.
Kaynak: hurriyet.com.tr
Fenerbahçe, başlarda bir iki etkisiz/ cılız akın yapmak istedi.
Liverpool, beginning a two-ineffective / weak flock wanted to do.
Kaynak: skorer.milliyet.com.tr
Ve kaçımız içimizden kıskançlık etmedik cılız bir öfkeyle?
And few of us did a rickety furiously jealous of us?
Kaynak: blog.milliyet.com.tr
Bu ikilinin üyeleri, cılız olan Stan Laurel ve onun ortağı gürbüz oğlan Oliver Hardy 'dir. Hardy Georgia eyaletindendir ve Laurel
Kaynak: Laurel ve Hardy
Sesi cılız, boğuk ve ıslığımsı bir ‘triii'; ötüşü ise titrek ve mırıldamaya benzer bir ıslıktan ibarettir. Kategori:Çullukgiller Kategori:
Kaynak: Kara karınlı kum kuşu
cok eski zamanlarda rivayete göre etrafta lokma dagıtılırken cok cılız zayıf birine 'al jaran bu da senin payın'denmiş ve lokma
Kaynak: Eskikapumahmut, İmranlı
Akhilleus sevgili dostu Patroklos'un cesedini yakmaya çalıştığında alevlerin cılız olması onu üzmüş, o da rüzgarlara dua etmişti rüzgar
Kaynak: İris (mitoloji)
Zamansız sütten kesilen buzağılar süt yanıklığı göstererek yaşıtlarına göre daha cılız kalır ve verim düşüklüğüne sebep olurlar.
Kaynak: Buzağıların sütten kesilmesi
Ön ayaklar iyi gelişmemiş kısa ve cılız iken arka ayakları uzun ve kaslıdır. Kürkü sık, parlak görünümlüdür. Canlı ağırlıkları 3-4
Kaynak: Beveren tavşanı
Firavun'un rüyası : Sonra yedi çirkin ve cılız inek çıktı. Irmağın kıyısında öbür ineklerin yanında durdular. Çirkin ve cılız inekler güzel
Kaynak: Yusuf
Burada ölümlü insanların cılız duygularını manipüle ederek Valar ve Númenorlular arasındaki bağı ortadan kaldırmaya çalıştı.
Kaynak: Sauron
Batanay 1950 'lerde gazinolarda çalışmaya başladığında yaylı tanburun sesinin diğer sazlar arasında çok cılız kaldığını görünce sazını
Kaynak: Yaylı tambur
Sandıktan gelen cılız ses -Lütfen beni çıkarın . Dışardaki kötülüklerle ancak ben başadebilirim- der. Bu sefer Pandora ve eşi birlikte
Kaynak: Pandora
Madenli yörelerde yetişen bitki ve ağaç türleri de cılız bir şekilde gelişebilmektedir. küpeli yöresi ayrıca birkaç maden türünün bulunduğu
Kaynak: Küpeli, Özvatan
ideolojik propaganda, sirkeleşmiş beğeni, kokuşmuşlara saygı, genç değerlere yergi, cılız özentiler, doldurma zorunluluğu, yorgunluk, usanç vb...
Kaynak: Doğuş Bildirisi
Paraguay ve And eteklerinden gelen cılız kolları (Salado) rejimi çok az etkiler; rejim, Rosario'da, martta maksimum noktasından, haziranda
Kaynak: Paraná Nehri
Yusuf'un rüyâlarında yedi rakamı (mesela, yedi besili inek ve yedi cılız inek gibi) ön plana çıkar. Ayrıca Ortadoğu kökenli dinlerde,
Kaynak: Yediler
Hikâye, cılız, uzun ve batıl inançlara sahip Connecticut lı bir okul öğretmeni olan Ichabod Crane 'in hayatını anlatır. Crane kasabanın
Kaynak: Başsız Süvari
Jin: Serinin gözlük takan, cılız ve umursamaz samurayıdır. 2 tane katana taşır. Her samuray gibi katanalarına ilahi bir bağla bağlanmıştır
Kaynak: Samurai Champloo
Çocuk, ayak parmaklarının ucuna kalkıp mandala uzansa da dilini aşağıya çekecek güç cılız kollarında yoktu... Yorgun çırak, kapının
Kaynak: Tuncay Terzihanesi
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.