rahat is. 1. İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur:
"Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi." -M. Ş. Esendal. 2.
sf. Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan:
"Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki..." -R. H. Karay. 3.
sf. Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen:
"Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım." -P. Safa. 4.
sf. Aldırmaz, gamsız:
Rahat adam. 5.
zf. Kolay bir biçimde, kolaylıkla:
"İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız." -M. Ş. Esendal. 6.
ünl. "Hazır ol" durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut.
temiz sf. 1. Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak, hijyen, hijyenik:
"Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok." -A. Ağaoğlu. 2. Özenle yapılmış:
Temiz iş. 3. Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan:
Temiz araba. 4. Ahlakça lekesiz, necip, nezih. 5.
zf. Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde:
Temiz giyinmek.