Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

çıngı ne demek?

 - 3 sözlük, 9 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

çıngı anlamı
is. hlk. 1. Kıvılcım. 2. Parça, zerre.

Kişi Adları Sözlüğü

Çıngı anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Kıvılcım. 2. Parça.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

çıngı anlamı
Kıvılcım: Ateş çıngı attı.

*Emirdağ -Afyon
*Eşme -Uşak
Kavak *Yeşilova -Burdur
Sürez *Bozdoğan -Aydın
Sancaklı aşireti *Kemalpaşa, Yeğenli *Tire -İzmir
Kenger *Kula, Dombaylı -Manisa
Kümbet *Seyitgazi, İkipınar *Mihalıççık, Tokat -Eskişehir
*Sungurlu, Ortaköy, Çıkrık *Mecitözü, *İskilip -Çorum
*Merzifon -Amasya
Çayır *Zile -Tokat
Kızılcaali *Çiçekdağı, *Iğdır, Kızılçakçak *Arpaçay -Kars
*Refahiye -Erzincan
Aşudu *Darende -Malatya
-Urfa
*Kilis, Lohan, Halfeti -Gaziantep
*Afşin -Maraş
Başlamış *Dörtyol -Hatay
*Zara, *Kangal ve köyleri, *Divriği -Sivas
Gülâbi -Yozgat
Faraşlı *Kalecik, Şabanözü *Polatlı, *Keskin, Karanıdere *Şereflikoçhisar, Kılıçlar -Ankara
*İncesu, Avşar aşireti, Pazarören *Pınarbaşı, Akkışla *Bünyan, Zencidere -Kayseri
-Niğde
*Karaman, *Ermenek -Konya
*Kadirli, *Toprakkale, Bilânköy, Boynuyoğun, İncirlik -Adana
*Tarsus, *Silifke, *Mut -İçel
Kalkan *Kaş -Antalya
*Fethiye ve köyleri -Muğla

çıngı anlamı
1. Sopa parçası, dal kırığı. 2. Kuru çam odunu.
çıngı anlamı
Parça, zerre: Bir çıngı ekmek kes.

-Tokat
*Ermenek -Konya
Lefkoşa -Kıbrıs

çıngı anlamı
Su tası.

Güney *Eşme -Uşak

çıngı anlamı
Leke: Çeşmeyi çok açma sonra pantolonun çıngılanır.

Kıbrıs

çıngı anlamı
Ateş.

Afyon
Konya

çıngı anlamı
Ateşin kıvılcımı

Malatya

çıngı eş anlamlısı

kıvılcım
is. 1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare: "Eşeledik külleri, kıvılcımlar parladı." -C. Uçuk. 2. Demir, taş vb. maddelerin güçlü çarpışmasından sıçrayan ateş durumundaki parçacıkları. 3. mec. Harekete geçiren etken: "Beyninde çakan şimşeğin kıvılcımları hemen ağzından saçılır." -H. R. Gürpınar. 4. gök b. Güneş yüzeyinde düzensiz aralıklarla görülen parlama.
parça
is. 1. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey: Yolun bu parçası bozuk. 2. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime: "Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır." -H. Taner. 3. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül: On parçadan yapılmış bir oda takımı. 4. Tane: Üç parça elbiselik kumaş. 5. Pasaj: "Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım." -R. N. Güntekin. 6. Müzik eseri. 7. Nesne: "Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı." -A. Kutlu. 8. mec. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz: "Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun." -K. Kamu. 9. argo Güzel, alımlı kız veya kadın.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.