Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

çivilemek ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

çivilemek anlamı
(-i, -e) 1. Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak. 2. Aynı noktaya sürekli olarak bakmak: "Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi." -A. Sayar. 3. (-i) mec. Vurmak, öldürmek. 4. (-e) mec. Olduğu yerde hareketsiz bırakmak: "Maçın sonuna kadar sanki koltuğuna çivilemişler, hiç kımıldamıyor." -A. İlhan. 5. mec. Sabitleştirmek, kesin olarak yerleştirmek: "Adamı dışarıya çekerken bir cümleyi zihnine çiviler gibi yerleştirdi." -A. Gündüz.

Türkçe - İngilizce

çivilemek anlamı
fiil
1) nail
2) nail down
3) tack down

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

çivilemek anlamı
Yontmak.

-Giresun

çivilemek eş anlamlısı

mıhlamak
(-i) 1. Mıhla tutturmak, çakmak, çivilemek. 2. Birini silahla yaralamak veya öldürmek. 3. mec. Birini veya bir şeyi bir yerden ayrılamaz, kıpırdayamaz duruma getirmek: "Korku ikimizi de sanki mıhlamıştı." -A. Rasim.
öldürmek
(-i) 1. Bir canlının hayatına son vermek: "Öldüreceği, laf söyleteceği adamı diri diri fırına kor, gözünün önünde yakardı." -Ö. Seyfettin. 2. Bitkinin solarak kurumasına sebep olmak: Susuzluktan çiçekleri öldürdü. 3. Çok üzmek: "Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor." -P. Safa. 4. Aşırı yormak. 5. Boşuna geçmek: Bütün bir günü öldürdük. 6. Ölmesine yol açmak: Bu adamı içki öldürdü. 7. Sağlığını bozmak, rahatsızlık vermek: Bu hava bizi öldürüyor. 8. mec. Yok olmasına, ortadan kalkmasına, azalmasına yol açmak: Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü. 9. mec. Etkisini ve gücünü azaltmak: "Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldürmüyor mu?" -H. Taner. 10. mec. Bazı şeylerin diriliğini, tazeliğini veya sertliğini gidermek: Soğanı tuzla ezip öldürmek.
vurmak
(-e) 1. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak: Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2. (-i) Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak: "Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor." -R. H. Karay. 3. Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek: "Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur." -R. H. Karay. 4. (-i, -e) Hızla değmek, çarpmak: Kolumu duvara vurmuşum. 5. Sürmek: Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak. 6. Takmak, koymak: "Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!" -Y. K. Karaosmanoğlu. 7. Bağlama, ilişkilendirmek: "Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar." -R. H. Karay. 8. Olduğundan başka biçimde görünmek. 9. (nsz) Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak: Bıçak vurmak. İğne vurmak. 10. (nsz) Uygulamak, basmak, koymak: Damga vurmak. 11. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. 12. (-i) Amaçladığı şeye rast getirmek. 13. (-i) Hızla çarpmak: Ayağını güm güm yere vurarak. 14. (-i) Silahla yaralamak, öldürmek: "Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar, kızı saraya götürmüş, padişahın oğluna vermişler." -H. E. Adıvar. 15. Dokunmak, hasta etmek: "Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden." -N. Hikmet. 16. (nsz) Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek: Sebzeleri soğuk vurdu. Meyveleri dolu vurdu. 17. (nsz) Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak: "Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu." -H. Taner. 18. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek. 19. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek: Ağacın gölgesi duvara vuruyor. 20. (-i) Desteklemek, dayamak: Akşam olunca kapının desteğini vurduk. 21. Çıkmak, görünmek: Su dışarı vurdu. 22. Sırtına, omzuna yerleştirmek: "Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu." -H. Taner. 23. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. 24. Tavla oyununda pulu kırmak. 25. mec. Çok etki etmek, yaralamak. 26. argo İçki içmek. 27. (-i) argo Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak: Birinin on milyon lirasını vurmak. 28. (-i, -e) mat. Çarpma işlemini yapmak: İkiyi dörde vurursak sekiz eder.

"çivilemek" için örnek kullanımlar

Çin Hükümeti Uygur Türklerine ayaklarını çivilemek, kesmek ve daha iç karartıcı binlerce işkence yapmaktaydı. Bu işkencelerinde bugün hâlâ
Kaynak: Ziya Samedi
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.