denk(I)
is. 1. Yük hayvanlarının sağ ve soluna konulan iki yük parçasından her biri:
Yükün bir dengi fasulye, bir dengi nohut. 2. Yatak, yorgan, kumaş vb. eşyanın sarılıp bağlanmasıyla oluşan yük, balya:
"Denklerin üstünde zayıf bir delikanlı hazin bir ayrılık türküsü çağırıyor." -Y. Z. Ortaç. 3.
fiz. Destekleri paralel, yönleri aynı, şiddetleri eşit bulunan güçler.
denk(II)
sf. 1. Ağırlık bakımından eşit olan. 2.
is. esk. 0,80175 g olan ağırlık ölçü birimi. 3.
mec. Uygun, nitelik yönünden eşit:
"Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi" -Halk türküsü.
eşit sf. 1. Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi:
"Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler." -S. Birsel. 2. Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse):
"Herkes ... kanun önünde eşittir." -Anayasa.