Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

dercetmek ne demek?

 - 1 sözlük, 1 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

dercetmek, -der anlamı
(-i) (de'rcetmek) Almak, toplamak: "Bir deftere birçok manzumelerimi dercetmiştim." -Y. K. Beyatlı.

dercetmek eş anlamlısı

almak
(-i) 1. Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak: "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." -N. Cumalı. 2. (-i, -den) Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak: Çocuğu okuldan aldı. 3. Birlikte götürmek. 4. (nsz) Satın almak: "Biz bir ya da iki parti alır, çekiliriz piyasadan." -N. Cumalı. 5. (nsz) Ele geçirmek, fethetmek: "Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş." -Ö. Seyfettin. 6. (nsz) İçine sığmak: Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır. 7. (-e, nsz) Kabul etmek: Evine kiracı almak. 8. (nsz) Kendine ulaştırılmak, iletilmek: Mektup almak. Haber almak. 9. (nsz) İçeri sızmak, içine çekmek: Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış. 10. (nsz) Erkek, kadınla evlenmek: "O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü." -M. Ş. Esendal. 11. (-i, nsz) Sürükleyip götürmek: Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı. 12. (nsz) Kazanmak, elde etmek. 13. (nsz) Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak: Soğuk almak. Ceza almak. 14. (-i, nsz) Bürümek, sarmak, kaplamak: Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi. 15. (-den) Kısaltmak, eksiltmek: Ceketin boyundan almak. 16. (nsz) Yolmak, koparmak: Kaş almak. 17. Yerini değiştirmek, çekmek. 18. Temizlemek: Karyolanın altını süpürge ile al. Örümcekleri al. 19. (-i, -e) İçeri girmesini sağlamak: "Sevdiği delikanlıyı gece evine almış." -N. Cumalı. 20. (nsz) Tat veya koku duymak: Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır. 21. (-i, -e) Örtmek, koymak: Paltosunu sırtına aldı. 22. (-i, -e) ... gibi anlamak: Bir sözü şakaya almak. 23. (-i, -de) Yol gitmek, mesafe katetmek: O yolu bir saatte alırsınız. 24. (-i, -den) Çalmak: Cebimden saatimi almışlar. 25. Soldurmak: Güneş perdelerin rengini aldı. 26. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak: Dalağını aldılar. 27. (nsz) Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek: "Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı." -H. Taner. 28. (nsz) Göreve, işe başlatmak: Yeni bir kapıcı aldı. 29. (-den) Görevden, işten çekmek. 30. (nsz) Başlamak: "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur" -Halk türküsü. 31. (-den) Davranış veya makam değiştirmek: Aşağıdan almak. Tizden almak. 32. (nsz) İçecek veya sigara içmek: Tadına bakmak için bir yudum aldım. 33. (nsz) Yutmak, kullanmak: İlaç almak. 34. (-den, nsz) Kazanç sağlamak: Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar. 35. Gidermek, yok etmek: İçine biraz su koy, tuzunu alır.
toplamak
(-i) 1. Bir araya getirmek: "Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." -O. S. Orhon. 2. (nsz) Devşirmek: Kırlardan çiçek topladık. 3. Devşirip kaldırmak: Sofrayı toplamak. Yatakları toplamak. 4. Dağınıklıktan kurtarmak: Bu odayı biraz toplamak gerek. 5. Bir araya getirmek, düzene sokmak, düzeltmek: "Uzun yağlı saçlarını parmaklarıyla taradı, kalpağının altında topladı." -M. Ş. Esendal. 6. (nsz) Artırıp biriktirmek: Epey servet toplamış. 7. (nsz) Hizmete çağırmak: Asker toplamak. 8. Vergi veya bağışı verecek olanlardan almak. 9. (nsz) Şişmanlamak, kilo almak. 10. (nsz) Çıban, yara irinlenmek. 11. mat. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulmak.

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.